Medimagazin logo

Müsteşar tam gün taslağı için süre verdi, özel sektörün kazanılmış hakları korunacak dedi

Sağlık Bakanlığı, tam gün ile ilgili taslak çalışmayı Mart ayı sonunda kamuoyuna sunmaya hazırlanıyor. Özel sektörden kamuya geçecek doktor sayısında artış olmayacağını belirten Müsteşar Gümrükçüoğlu’na göre uygulama, kaçınılmaz bir ihtiyaç
Müsteşar tam gün taslağı için süre verdi, özel sektörün kazanılmış hakları korunacak dedi
Abone Ol:
Medimagazin google abone ol

Sağlık Bakanlığı, tam gün ile ilgili taslak çalışmayı Mart ayı sonunda kamuoyuna sunmaya hazırlanıyor. Özel sektörden kamuya geçecek doktor sayısında artış olmayacağını belirten Müsteşar Gümrükçüoğlu’na göre uygulama, kaçınılmaz bir ihtiyaç


Sağlık Bakanı Müsteşarı Uz. Dr. Orhan F. Gümrükçüoğlu, tam gün yasasının teknik çalışmalarının devam ettiğini belirterek, “Tasarının Mart sonuna kadar bitebileceğini düşünmekteyiz” diye konuştu. Yasanın detaylarının oluşmadığını bildiren Gümrükçüoğlu, teknik hazırlıklar sonrası meslek kuruluşları ve ilgili Bakanlıklarla bir araya gelerek çalışmayı geliştireceklerini ve sonrasında TBMM’ye sunulacağını söyledi.

Gümrükçüoğlu, Hekimevinde düzenlenen basın toplantısında gazetecilerle bir araya geldi. Ayakta teşhis ve tedavi yapılan özel sağlık kuruluşları ve özel hastaneler yönetmeliklerinde yapılan değişiklikler ile birlikte tam gün yasası hakkında açıklamalarda bulunan Müsteşar Gümrükçüoğlu, tam gün yasasının hekimlerin mesleklerini kamuda veya özelde özgürce sürdürmelerinin önüne geçmeyeceğini kaydetti. “Tam gün ile yarı zamanlı çalışma arasında çok büyük fark olmadığı, Sağlık Bakanlığına bağlı hastanelerde halen kısmi zamanlı çalışan doktorların tam gün uygulamasına geçilmesiyle sadece 1 saat fazla çalışacakları” yönünde açıklamaların yapıldığını ifade eden Gümrükçüoğlu, “ Bu böyle değildir. Hekimler isterlerse 1 saat daha fazla belki kamu hastanelerine hizmet üretebilirler ve bunun karşılığını da alırlar. Yani “1 saat fazla hizmet sunulacak, fazla bir fark olmayacak” mantığını anlamak mümkün değil. Dışarıda ilaveten sürdürmek istedikleri hizmeti kamu hastanelerinde sürdürmeye devam edebileceklerdir” dedi.

Çalışmalar ne zaman bitecek?
Üniversitelerde yarı zamanlı çalışma ile ne öğrencilerden tıp doktoru ne de asistanlardan uzman yetiştirmenin mümkün olmayacağını vurgulayan Müsteşar, bilimsel araştırmalara zaman ayrılabilmesi için de üniversite hastanelerinin katılması gereken pozisyonun tam gün olduğunu kaydetti. Müsteşar, hekimlerin ve diğer sağlık çalışanlarının özgür olduğunu, tercihlerinde serbest olacakları seçeneklerin kendilerine sunulacağını söyledi. Tam gün çalışmalarının ne zaman biteceği yönündeki bir soruya Gümrükçüoğlu şu yanıtı verdi:
“Mart ayı sonuna kadar taslak çalışmalarının bitebileceğini düşünüyoruz. Üzerinde çalışılan birkaç husus şunlar: Üniversitelerin tam güne adapte olması, döner sermayenin güçlendirilmesi ve öğretim üyelerinin kendi meslekleriyle ilgili ekonomik koşulların sağlanması üzerinde çalışılıyor. Ayrıca askeri doktorlar ile ilgili çalışmalar tam sonuçlanmadı. Döner sermayeleri yükseltilemediği için görev tazminatı sadece askeri hekimler için mümkün olacak. Bu ve benzeri bazı teknik detayların çalışmaları sürüyor.”

“Adaptasyon sorunu olmayacak”
Türkiye’de kamuda tam gün çalışan hekim oranının ortalama yüzde 66-70’lerde olduğunu belirten Gümrükçüoğlu, yarı zamanlı çalışan hekim sayısının yüzde 30’lara indiğini ifade ederek, “Üniversitelerde toplam 1300 öğretim üyesi yarı zamanlı çalışmaktadır. Bunun da oranı yüzde 10’u geçmiyor. Türkiye’de öyle tıp fakülteleri var ki, bütün öğretim üyeleri tam zamanlı çalışıyor. Adaptasyonda önemli bir problem olmayacak” diye konuştu.

Maaş artışı ne kadar olacak?
Üniversitede görev yaptığı halde yasanın çıkmasıyla özel muayenehanesini tercih edecek öğretim üyesinin üniversite için aslında bir “değer” kabul edildiği ve üniversitenin bu “değeri” kaybetmemesi için Bakanlığın yasayla nasıl bir öneri getireceğinin sorulması üzerine Gümrükçüoğlu, “Onlar için getireceğimiz maddi artış dışardaki gelirlerini tabiki karşılayamaz, hatta yarısını bile karşılayamaz” diye yanıt verdi.

İstanbul Üniversitesi Tıp Fakültesi İç Hastalıkları Anabilim Dalında 90 profesörün varlığına dikkat çeken Müsteşar, Avrupa ülkelerinde bir öğretim üyesi başına 11-12 öğrenci düşerken Türkiye’de öğretim üyesi başına düşen öğrenci sayısının 3.6 olduğunu kaydetti. Gümrükçüoğlu, öğretim üyelerinin çok daha fazla öğrenci eğitebilecek sayıda olduğunu belirterek “Yarı zamanlı, haftada 20 saat çalışan bir öğretim üyesinin eğitime olacak katkısı veya ne kadar iyi asistan yetiştireceği tartışılabilir” dedi.

Özlük hakkı emekliliğe yansıyacak
Üniversite öğretim üyelerinin devlet hastanelerine kıyasla daha az kazandığını, Bakanlığın bu duruma getireceği formülün nasıl olacağı yönündeki soruya Müsteşar, “Döner sermaye güçlendirilecektir. Gerek üniversite hastanelerinde, gerek diğer hizmet hastanelerindeki tüm hekimlerimiz veya birinci basamaktaki hekimlerimizin emekliliğe yansıyan özlük haklarındaki iyileştirme çalışması tam gün çalışma taslağı içinde sürdürülmektedir. Bunun özellikle üzerinde durulacaktır” yanıtını verdi.

Tam gün yasasıyla özel hastaneleri tercih edecek hekimlerin sayısında artış yaşanıp yaşanmayacağı yönündeki bir soruya ise Müsteşar, “Bunu beklenmez. Tıp fakültelerinde yarı zamanlı çalışan öğretim üyesi sayısı 1300 küsürdür. Bu, Türkiye’deki öğretim üyesi sayısının küçük bir yüzdesidir. Gerek üniversitelerde gerek hastanelerde tam gün çalışmayı tercih etmeyen hekim oranının yüzde 10 bile olacağını zannetmiyorum” dedi.

“Özel sektörün önü kesilmiyor”
Özel dal-tıp merkezleri ve hastanelerle ilgili yapılan yönetmelik değişiklikleri ile tam gün yasasının bir arada düşünülmesi sonucu Bakanlığın özel sektöre fazlaca yüklendiği konusunda Müsteşar, “Hayır. Tam gün yasası ile yönetmelik değişiklikleriyle özel sektörün önü kesilmek istenmiyor. Biz özel sektörün yanında ve onların da Bakanlığıyız. Benim zaten ülkenin ihtiyacı kadar özel sağlık kuruluşu yapma bütçem yok. dolayısıyla onların birikimlerinin geliştirilmesi benim de hedefim. Tek istediğimiz dengeli dağılıma göre yatırım yapılmasıdır” diye yanıtladı.

“Tam gün kaçınılmaz ihtiyaç”
Gümrükçüoğlu, özel hastaneler ve özel dal-tıp merkezlerini düzenleyen yönetmelik değişiklikleriyle tam gün yasası çalışmalarının organik bir bağı olmadığını belirtti. Tam gün yasasının Türkiye’nin kaçınılmaz bir ihtiyacı olduğunu söyleyen Müsteşar, “Dünyada ve Türkiye’de sağlık sistemi değişiyor. Bunu herkesin kabullenmesi lazım. Avrupa’da ve Türkiye’de de artık uluslar arası akreditasyon kriterlerine göre düzenleme yapılıyor. Tam zamanımızı Sağlık Bakanlığı hastaneleri kendi hastanesine, üniversiteler kendi hastanesine, özel hastane kendi hastanesine verirse kurumsallaşmak mümkün olur. Bu da ancak çalışanın kurumunu tam zamanlı sahiplenmesiyle olur. Bunu biz yapmasak başkası yapacak. Düzen artık bunu dayatıyor” dedi.

“Hekimler ağır iş yükü altında”
Ayaktan teşhis tedavi yapılan özel sağlık merkezleri sayısının ihtiyacın üzerinde arttığını, medikal yatırımın ihtiyacın üzerinde atıl yatırım diye ifade edilebilecek sayılara ulaştığını anlatan Gümrükçüoğlu, Türkiye için 52 OECD ülkesi arasında en son sırada olan hekim sayısına göre bir iyi ve dengeli bir dağılım yapılmasının şart olduğunun herkesçe kabul edildiğini söyledi. “Türkiye’de 70 milyon insana sağlık hizmeti sunan üniversite, özel hastane, vakıf üniversitesi veya kamu hastaneleri olmak üzere toplamda 103 bin hekimimiz var. Poliklinik sayımızın 2007’da 350-400 milyon arasına ulaşmasıyla hala her hekime günde 40-50 hasta yığan bir ülke olma konumundan kurtulamadık” diye konuşan Müsteşar, hekimlerin ağır bir iş yükü altında ezildiklerini ve bu sayının kısa bir dönemde hemen yükselemeyeceğini belirtti.

Müktesep haklar korunacak
Yayınlanan yönetmelikler ilişkin sözlerini sürdüren Müsteşar, 15 Şubat 2008’den önce müracaat etmiş veya kurulmuş olan özel sağlık kuruluşlarının tümünün müktesep haklarının geçerli olduğunu söyledi. “Şu anda hizmet veren özel sağlık kuruluşlarının oranı yüzde 15 civarındadır. Bu oranının dengeli bir biçimde dağılımını sağlayarak yüzde 30’lara yükselmesini hedefliyoruz” diyen Gümrükçüoğlu, kamunun sağlığa yapacağı yatırımlarda ayrılabilen finansman için özel sektör desteğinin şart olduğunu anlattı. Yönetmelik değişikliğiyle ayakta teşhis ve tedavi yapan kuruluşlarının yakındıkları birkaç husus olduğunu belirten Müsteşar şunları söyledi:

“Sözkonusu merkezlere fiziki koşullarını düzelterek müstakil binalar hale gelebilmeleri için 4 yıllık bir süre tanındı. Müstakil binalar haline gelebilmeleri için sağlık alanı şartı koşulduğu sanılmaktadır. Ayaktan teşhis ve tedavi yapan merkezler için imarda sağlık alanı diye belirlenmiş olma şartı yoktur. Ticari alan olarak belirlenmiş yerlerin ifadesi yeterlidir. Bu konuda tıkanıklıklar varsa derneklerimizle ve özel kuruluşlarımızla ortak çalışarak bu konuyu çözelim. Bir diğer önemli özellik, kuruluşların sağlık personeli istihdamı, medikal cihaz, hizmet birimi gibi alımlarında izne tabi olmaları. Mevcut kuruluşlarımız takdir etmeli ki, bir kilometrekarelik bir yerde 10 tane MR cihazının olması atıl yatırım olduğu kabul edilmeli. Planlamada hedeflenen bu tavsiye ve önerilerdir.”

Güzellik merkezleri tıp merkezlerine eklemlenmeli
Güzellik merkezleriyle ilgili olarak konuşan Gümrükçüoğlu, botox, saç ekimi gibi işlemleri plastik cerrahı, cildiyecinin yapacağını belirtti. Güzellik merkezlerinde tıbbi işlemler yapılabiliyor olmasının ister-istemez kaldırılacağını belirten Müsteşar, “İlerde meydana gelebilecek komplikasyonlar nedeniyle bu merkezler, hastalıkların da tedavi edilebileceği tıp merkezlerine eklemlenmek zorunda kalacaktır. Bunlar, tıp merkezlerinde alınan hastaların problemlerinin devamı açısından özel hastanelere de eklemlenmek zorundadır. Güzellik merkezi diye tabir ettiğimiz merkezler tıp merkeziyle beraber, onlara dönüşecektir veya güzellik salonları halinde tıbbi işlemlerin yapılmadığı salonlar olarak faaliyet göstereceklerdir.”

Gümrükçüoğlu, 2007 sonunda, özel sağlık hizmetlerinin gelirinin 7 Katrilyon lira olduğunu ifade ederek şunları söyledi:

“Bu, Türkiye’nin toplam sağlık harcamasının yüzde 35-40’ına tekabül etmektedir. Özel sağlık kuruluşları uzman hekimlerin yüzde 35-40’ını istihdam edecek, hasta yükünün 7’de 1’ini karşılayacak ve bu harcamaların yüzde 40’ının bedelini alacak olması insanların sağlığa ulaşabilirliğini, sağlıkta sürdürülebilirliği hizmette dengeyi bozmaktadır. Özel sağlık kurumunda bir hekim 9-10 hasta muayene etmekte, buna karşılık bir kamu hastanesinde uzman hekimimiz 40-50 hasta muayene etmektedir. Özel sağlık kuruluşlarında görev yapan18 bin 500 hekimin 11 bini özel tıp ve dal merkezlerinde istihdam edilmiştir, 7 bin 500’ü de özel hastanelerde istihdam edilmiştir. Kamuda hekimler 4 – 7 bin YTL ile ücretlendirilirken özel sektörde 12-15-18-20 bin YTL ile çalışmayı tercih etmekte ve kamudan ayrılmaktadırlar.”

Gelirin yarısından çoğu vatandaştan alındı
Özel kuruluşların maliyetinin yüzde 65’ini personel giderlerinin oluşturduğuna dikkat çeken Gümrükçüoğlu, bunun en büyük kısmının hekim ücretlerine gittiğini söyledi. Müsteşar, tüm bunlara karşın özel sektörün fark ücreti uygulamasını sürdürmek istediğini belirterek “2007’de, 7 Katrilyon gelirin 4-4.5 Katrilyonunun vatandaşın cebinden çıktığını kendileri ifade etmektedir. Yüzde 20’lik fark oranı özel kuruluşların kar etmesini, gelişmesini, yaşamasını sağlayacak düzeydedir. Üst sınırı belirsiz olan fark alımlarının toplumdaki yansımaları sosyal adalete uygun değildir” dedi.

<b>müsteşar
tam
gün
taslağı
için
süre
verdi
özel
sektörün
kazanılmış
hakları
korunacak
dedi</b>
Bu habere ilk yorumu siz yapabilirsiniz...
Yorum Yaz
0/300

Bu haberler de ilginizi çekebilir