İş adamları da mecburi hizmete el attı!

Doğu Anadolu Sanayici ve İşadamları Derneği (DOSİAD) Yüksek İstişare Konseyi Başkanı Prof. Dr. Berhan Yılmaz, doktorlara mecburi hizmet ve yabancı doktor meselesine milli duygularla, meslek taassubuyla yanaşmak veya siyaseten tek taraflı bakmanın meseleyi çözmeyeceği gibi, karşılıklı olarak birbirini suçlamaların da yeni ve gereksiz savaş mevzileri açmaktan başka bir işe yaramayacağını söyledi.


Tabipler Birliği'nin olaya çok açık bir şekilde siyasi bakması ve bir muhalefet partisi gibi davranmasının olayı bu noktaya getiren en önemli etkenlerden biri olduğunu ifade eden Prof. Dr. Berhan Yılmaz, "Bir meslek örgütü olan Türk Tabipler Birliği siyasi parti gibi davranmakta, Sağlık Bakanlığı doğru da yapsa, yanlış ta yapsa karşı çıkmaktadır. Hiç kimse, hiçbir kurum hatasız değildir, mutlaka eksikleri vardır. Fakat Tabipler Odası'nın bu tavrı, her ne yapılırsa yapılsın karşı çıkması eşyanın tabiatına aykırıdır. Bir araya gelip hekimlerin, sağlık personelinin, hastaların haklarını koruması gerekenler birbirlerine böylesine peşin hükümlü ve birbirlerini yok sayarak davranırsa, bir araya gelemezlerse problemler büyüyecektir, çözülemez hale gelecektir" dedi.


Sağlık Bakanlığı'nın probleminin ise Tabipler Birliği'nin desteğini alamaması, her konuda karşısında bulması ve buna bağlı olarak bilgi akışında kasıtlı veya beceriksizlikten kaynaklanan bir eksikliğin olması olarak değerlendiren Prof. Dr. Yılmaz, şunları kaydetti:

"Mecburi hizmet tekrar konmuş ve ülkemiz şartlarında en doğrusu yapılmıştır. Ama yönetmelik iptal edilmiş, bakanlığın eli kolu bağlanmaya çalışılmış fakat Anayasa Mahkemesi bu konuda doğru olanı yapmış ve mecburi hizmet yasalaşmıştır. İşin bir tarafından bakılınca doktor arkadaşların bu yasaya karşı çıkması doğaldır. Kendi siyasilerinin, kendi insanlarının bile bir kere çıktıktan sonra zoraki uğradığı ve asla geri dönmediği yerlere bu arkadaşların güle oynaya gitmesini hiç kimse isteyemez, bekleyemez. Doktorlarımızı bu bölgelere gönderebilmek için kendilerine özel imkanlar, yaşam şartları sağlamanız gerekmektedir. Ne yazık ki günümüz insanı olaylara vatan, millet diyerek bakmamakta ve yine ne yazık ki kişilerin kendisi, çoluk çocuğu birçok değerin önünde gelmektedir. Bu arkadaşlara daha doğrusu oralarda çalışan her hekime, her diş hekimine ve her sağlık personeline ayırım yapmaksızın kaliteli ücret, geleceğe yönelik teminat verilmelidir."

"SAĞLIK BAKANLIĞI ÜLKENİN HER İNSANINA KARŞI SORUMLUDUR"
Doktorlara, "Kendinizi bakanın yerine koyunuz. Bir tarafta boşta gezen ve buna rağmen belli bölgelere gönderemediğiniz hekimler, diğer tarafta hekimsizlikten çile çeken bölgeler ne yapardınız?" diyen Prof. Dr. Yılmaz, "Sağlık Bakanlğı bu ülkenin her insanına karşı sorumludur. Sadece hekimlerin bakanı değildir. Olaya mantıklı yaklaşmak gerekir. Bakan ne yapmalıdır. Doğu'da, Güneydoğu'da doktor açığı varken, hastalar hekimsizlikten yollarda kaybedilirken sadece ve sadece Tabipler Birliği'nin siyasi olarak karşı çıktığı ve haksız olduğu bir yanlışı mı kabul etsin? Yabancı doktor meselesine karşı olmakla birlikte, Hepimiz siyasi ve şartlanmış olarak bakmadan olayı değerlendirmeliyiz. Bu ülkede eğer doktorlar manen ve madden yeterli ise, belli şartlar sağlanınca her yere giderim diyorsa ne ala. Fakat tam tersi bir durum varsa, hekimler sağlanan şartlar ne olursa olsun doğuya gitmiyorsa ve sayıları hakikaten yetersiz ise ne yapılmalıdır? Çözümünü her şeye gözü kapalı karşı çıkanlar söylesin. Görevini kötüye kullanan, hastaların veya hasta sahiplerinin mağduriyetinden kaynaklanan çaresizliklerini kötü yönde değerlendiren ve gözü paradan başka bir şey görmeyen hekimler yüzünden bütün hekimlerimizin toplumumuz tarafından aynı kefeye konması ve yabancı hekimlerin bu duruma çare olabileceğinin düşünülmesinin anlamsızlığıdır. O zaman her meslek kuruluşuna yabancı görevliler getirilmelidir. Yabancı milletvekili, yabancı mühendis, yabancı öğretmen, yabancı v.s. Çünkü her meslek içinde para için yapmayacağı olmayan insanlar bulunmaktadır. İnsanlarımızı bu şekilde eğitemeyiz, bu şekilde vicdan sahibi yapamayız. İnsanların kalbine insan sevgisi, iman koyamazsanız hiçbir şey bu problemi çözemez. Bunu ne bakan çözebilir ne de kanun. Bu topyekün bir insanlık savaşıdır ve hepimizin mücadelesini gerektirir" şeklinde konuştu.


Prof. Dr. Yılmaz, Tabipler Birliği yetkililerinin, muhalefet partisi gibi davranmayı bırakması gerektiğini vurgulayarak, "Siyasi gözlüklerini bir kenara atmalı ve Sağlık Bakanlığı ile işbirliğine gitmelidir. Çünkü devamlı aynı şekilde davranmaları onların inandırıcılığının kaybolmasına yol açmaktadır. Ülkemizin kavga eden değil, çözüm üreten sivil toplum örgütlerine ihtiyacı olduğunu hepimiz görüyoruz. Ayrıca iyi biliyoruz ki, Tabip Odaları'nın çoğunluğu kendi merkez birliğinin bu siyasi ve ülkenin çıkarlarının aksine takındığı tavrı desteklememektedir. Doktorlarımız da ettikleri yeminlere sadık kalmalı ve belli bir süre de olsa doğuda çalışmalıdırlar. Bu vatana hepimizin borcu vardır ve bunu hepimiz ödemeliyiz. Bu topraklar için hepimizin kanlarını dökmüş olan analarımız, babalarımız, dedelerimiz, ninelerimiz var. Onlar bu topraklar için canlarını verdiler, bari bizler de birkaç yılımızı verelim" diye konuştu.


İHA