Medimagazin logo

'Gizli gizli hasta bakmaya başladım'

Yeryüzü Doktorları gönüllüsü 30 yaşındaki Suriyeli Muhammed Abdullah Suriye’deki kanlı iç savaşın gölgesinde gizli doktorluk yaparak insanlığa büyük hizmet etti. Hayatını hiçe sayarak cepheden cepheye koşturan Abdullah, hikâyesini AKŞAM Pazar’a anlattı. Abdullah, “Hastanede hasta baksanız hastane kapanırdı. Bu nedenle gizli gizli hasta bakmaya başladım. İçi tıbbi malzemelerle dolu bir sırt çantam vardı. O gün bugündür sırt çantamı bir an olsun yanımdan ayırmadım” diye konuştu.
Kaynak: AKŞAM - BÜLENT ŞANLIKAN
'Gizli gizli hasta bakmaya başladım'
Abone Ol:
Medimagazin google abone ol

Yeryüzünde insanlar aynı imkân ve şartlara sahip değil. Bazıları refah ve varlık içinde yaşarken, bazıları yoksulluk ve çaresizlikle boğuşuyor. Afetler, iç karışıklıklar, savaşlar... Bu insanların acısını yüreğinde hisseden bir grup gönüllünün 2000 yılında bir araya gelerek oluşturduğu Yeryüzü Doktorları (Doctors Worldwide), bugün Türkiye, İngiltere, Pakistan, Somali, Kenya, Kongo DC ve Gazze ofisleriyle, 40’tan fazla ülkede faaliyet gösteren uluslararası bir sağlık yardım kuruluşu... Yeryüzü Doktorları savaşın en kirli halinin hüküm sürdüğü Suriye’de de çalışmalarını sürdürüyor. Muhammed Abdullah da bir ‘Yeryüzü Doktorları’ gönüllüsü... Esed rejimi yüzünden binlerce insanın hayatını kaybettiği Suriye’de yaşanan savaşın kahramanlarından biri. Bayırbucak Türkmeni Muhammed Abdullah Suriye’deki gizli doktorluk hikâyesini AKŞAM Pazar’a anlattı. 

EĞİTİM ALMAMIZI İSTEMEZDİ

5 kardeşim var, en büyükleri benim. Tişrin Üniversitesi Tıp Fakültesi’nden 2005 yılında mezun oldum ama diplomamı hâlâ alamadım. Biz aile olarak Bayırbucak’ta oturuyorduk. Bayırbucak Laskiye’nin bir ilçesidir. Yaklaşık 120 bin Türkmen nüfusu var. Şehrin nüfusu 1 milyona yakındır. Suriye’de 2011 yılında bir ay sonra da benim şehrimde eylemler  başladı.
amacım siteme karşı çıkmaktıİlk eyleme ben de katıldım. Amacım siteme karşı çıkmaktı. Suriye ile Fransa arasında bir anlaşma vardı. En yüksek puanı alanlar Fransa’da eğitim görme hakkına sahip oluyordu. Lise sınavlarında Bayırbucak’ta en yüksek puanı ben aldığım halde beni Fransa'ya göndermediler. Ana dilim Arapça, Türkmen olduğumuz için Türkçe de biliyorum. Ayrıca İngilizce de biliyorum. Fransa'ya gideceğim diye Frasızca da öğrenmiştim ama olmadı. Esed, Türkmenleri eğitim açısından zayıf bıraktı. Bu nedenle sisteme karşı çıktım.

GİZLİ GİZLİ HASTA BAKIYORDUM 

2005 yılında İstanbul Cerrahpaşa Tıp Fakültesi’ne müracaat ettim. Türkiye’de okuyan tüm akrabalarım evlenip Türkiye’ye yerleşince, ben de Suriye’ye dönmem diye burada okumamı istemedi ailem. Ailem Türkiye’de eğitim görmeme izin vermeyince Suriye’ye geri döndüm. 2011 yılında eylemler başlayınca yaralılara bakmaya başladım. O zaman hastanelerin yaralılara bakması yasaktı. Bir hastanenin yaralılara bakması hastanenin kapanma sebebiydi. Ben de gizli gizli hasta bakmaya başladım. Eylemler cuma günü başlardı. Bir sırt çantam vardı. Çantamın içini tıbbi malzemelerle doldurmuştum. 
O gün bugündür sırt çantamı bir an olsun yanımdan ayırmadım.”    

HAYATIMIN AKIŞI BİRDEN DEĞİŞTİ

Diplomamı almak üzereydim ama olaylara katılınca hayatım farklı bir yöne akmaya başladı. Bizim evimizin önünde bir çatışma oldu. Yaralanan bir çocuğu hastaneye götürdüm ama bakmadılar. Hiçbir hastane çocuğa bakmayınca, Hastanelerden temin ettiğim malzemeyle yaralıya ben müdahale ettim. Benim gibi gizli gizli yaralılara bakan pek fazla kişi yoktu. Çünkü rejimden korkuyorlardı. Rejim yaralılara müdahale edilmesine kesinlikle izin vermiyordu. Bir yerde sisteme de başkaldırmış oldum. Hayatımı riske attım ama bunu yapmasam olmazdı. Suriye’de bir deyim vardır ‘tüyün kırmızı oldu’ diye. Benim de tüyüm kırmızı oldu. Yani zaten Türkmen olduğumuz için sevilmiyorduk, üstüne bir de yaralılara bakmam ve eylemlere de katılmam iyice mimlenmeme sebep oldu.

ESED BASKISINI ÇOK YOĞUN HİSSEDİYORDUK 

Savaştan en büyük zararı çocuklar, yaşlılar ve kadınlar gördü. İki yıl içinde en çok yaralı gençlere baktım. Esed’den çok korkuyorlardı. Esed eylemlere katılanlara yaşam hakkı tanımıyordu. Çok vaka gördüm. Bizim yaşadığımız şehir Esed’ın şehri olduğu için baskıyı çok daha yoğun hissediyorduk. 2011 sonunda ben köye çıktım, çünkü artık şehirde kalmam mümkün değildi. Diplomamı almama 15 gün kala kaldığım evi bastılar ve kaçmak zorunda kaldım. Kaldığım köy Bayırbucak’a 4 kilometre, sınıra yakın bir yer. Türkmenler o dönemde silahlı mücadeleye başladı ve az çok yaralı 
gelmeye de başladı. 

ANNEMLE BABAM BİLE BİLMEZDİ 

Bizim köylerde sağlık ocağı bile yoktu Esed rejimi Türkmen köylerine bu gibi hizmetleri götürmüyordu.  Ben de köyde Esed’in eline düşmeden yaralı ya da hasta insanlara bakıyordum. Azar birisi benim doktorluk yaptığımı öğrenirse hayatım büyük riske girerdi. Kimseye güvenemezdim. Annem babam bile bilmezdi. Çünkü bu yolda giden gelmezdi. Sonra doktorlardan katılanlar oldu ama onlar tutuklandı ya da öldürüldü. Esed doktorları askerden daha tehlikeli görür, çünkü eğitimli insanın arkasından çok insan olur. 

KÖY OKULUNU HASTANE YAPTIK

Yeryüzü Doktorları’nın sınırda 2013 yılında kurduğu Yamada Hastanesi var. Orada Yeryüzü Doktorları ile tanıştım. Köyün okulunu hastaneye dönüştürdük. Orada tek doktor bendim. İki ay içinde 4 doktor olduk. Yamada Hastanesi’nde gönüllü olarak çalıştım. Cerrahpaşa’da bu yıl 6’ıncı yılım. Bir ayağım Türkiye’de bir ayağım Suriye’de.

SEVDİĞİM KIZLA MESLEĞİM ARASINDA KALDIM

Sevdiğim kız da Türkmen’di. Hastaneyi kurunca onu ihmal ettim. O da bana ‘Seni bir yıl bekledim, gidip öleceksin, neden bekleyeyim artık?’ dedi. Bir seçim yapmak zorunda kaldım ve insanlara yardım etmeyi seçtim. Bugün olsa yine aynı şeyi seçerim. Türkiye’de Yeryüzü Doktorları ile hayata geçirdiğimiz projeleri Suriye’de Bayır Bucak’a taşımak istiyorum. Doktor diplomasına sahip olduğum ve insanlara yardım ettiğim için Esad’ın ölüm listesindeyim ama bizi hep ezen Esed’e inat  topraklarımda hastane kurmak istiyorum.

AMBULANSIN IŞIĞI YANDI, ONUN IŞIĞI SÖNDÜ 

Pek çok olay yaşadık ama hiç unutamadığım bir anım var. Bir yaralı geldi. İlk müdahaleyi yaptım ancak ambulansla tam teşekkülü bir hastaneye götürülmesi gerekiyordu. Bulunduğumuz noktaya ambulansın gelmesi yaklaşık 45 dakika sürerdi. Yaralıyla birlikte sınıra çıktım. Ağır bir kanaması vardı. Ambulans yol şartları nedeniyle 1,5 saatte gelebildi yani geç kaldı. Ambulansın ışığını gördüğüm an hasta can verdi. Ambulansın ışığı yandı, yaralının ışığı söndü.

FIRAT KALKANI’NI DUYUNCA ÇOK HEYECANLANDIK

Cerrahpaşa’da arkadaşlarım Türkmen olduğum için bana çok yakınlar. 3 ay sonra nöbetlere de başlayacağım. Bir yandan da Yeryüzü Doktorları ile Bayır Bucak sınırında kurduğumuz sağlık noktasında insanlara yardım ediyoruz. Fırat Kalkanı operasyonunu Bayır Bucak’ta medya aracılığıyla duydum. Çok heyecanlandık ve kendi aramızda “İnşallah yarın bizim bölgemizde de operasyon başlar” dedik. Türkmenlerin uzun zamandır böyle bir operasyon beklentisi vardı. Ayrıca Türkmenler olarak bunu beklemek bizim de hakkımız.  Türkiye rahatladığı zaman Türkmenler de rahatlar. ABD ve Rusya, “DAEŞ’i vuracağız” diye geldiler ancak en çok siviller öldü. Şu anda Türkiye’nin düşmanları bile Türk ordusunun sivilleri öldürdüğü gibi bir iddia ortaya atamıyor. Oysa Esed, Arap Baharı’nda, kendisinin doktor olmasına da atıfta bulunarak ‘Doktor sıra sende’ yazan küçük çocukların parmaklarını kesmişti. Olaylar böyle başlamıştı zaten.

AYAKKABI BAĞCIĞIYLA DAMAR YOLU AÇTIM

Suriye’de ölüm korkusunu aşmıştım. Cephede, imkânsızlıklar nedeniyle ayakkabı bağcığı yardımıyla damar yolu bile açtım, bebek doğurttum, çocuklara, yaşlılara baktım. Türkiye’de uzmanlığımı küçükken de istediğim ortopedi üzerine yapacağım. Zaten savaş alanında en çok ihtiyaç duyulan doktorlar genel cerrahlar ve ortopedistler.

suriyeli doktor
muhammed abdullah
yeryüzü doktorları
Bu habere ilk yorumu siz yapabilirsiniz...
Yorum Yaz
0/300

Bu haberler de ilginizi çekebilir