Medimagazin logo

Sağlıkta mahremiyet kuralları

Sağlık Bakanlığı, hastanelerde uygulanması için “mahremiyet kurallarını” belirledi.
Sağlıkta mahremiyet kuralları
Abone Ol:
Medimagazin google abone ol

Bakanlığa bağlı Kamu Hastaneleri Kurumu’nun 81 ile gönderdiği mahremiyet yazısında önemli talimatlar yer aldı. Poliklinik odasının kapısının dışarıdan açılmaya engellenmesi gerektiği belirtildi.Yazıda, hasta mahremiyetinin hastanın bedensel ve zihinsel mahremiyetini içerdiği ifade edildi. Mahremiyetin yasalarla korunduğu belirtilirken Hasta Hakları Yönetmeliği’nin 21. maddesinde, “Hastanın mahremiyetine saygı gösterilmesi esastır. Hasta, mahremiyetinin kormasını açıkça talep edebilir” ifadesinin yer aldığı bildirildi. Bu sebeple klinik görüşmeler, muayene, işlem/tedavi,  hasta transferi, bebek bakım ve emzirme odaları olmak üzere hasta mahremiyetine önem verilmesi  gerektiği vurgulandı.

 

Üçüncü kişiler duymayacak

Sağlık Bakanlığı’nın belirlediği ve illere gönderdiği mahremiyet kuralları şöyle:

-Kontrolsüz girişlerin önlenmesi için kapının dışarıdan açılmasını engelleyin.

-Sağlık merkezlerindeki emzirme odalarına perde-paravan koyun.

-Hastanın verdiği tıbbi öyküyü üçüncü kişilerin duymasını engelleyin.

-Özel olan bilgileri tesadüfen duyan çalışanlar birinci derce sorumludur.

-Muayene sedyesinin çevresi ayaklı perde ile kapatın.

-Poliklinik odasına aynı anda iki hastayı almayın.

-Ameliyat öncesi hastaya önlük giydirme ve bone takma gibi konularda mahremiyete özen gösterin.

-Kan alma gibi işlemlerinde perdeyi kapatmadan organlarını açtırmayın

sağlıkta
mahremiyet
kuralları
Yorum (4)
dr o a
çok güzel katılıyorum ancak günde 80-100 hasta bakılan poliklinikler var hasta sınırlarsak hastalar hasta haklarına gidiyo idare devreye girip fazla hasta bakmaya zorluyo hekimleri çok yoğun polikliniklere ister istemez aynı anda 2-3 hastanın odada olduğu oluyo başka türlü hasta bitmiyo biz hekimlerde insanca şartlarda ve sayıda hasta bakmak istiyoruz ayrıca kağıt üzerinde her şeyi mükemmel yapmak istiyorsunuz ama saçma oluyo bu ne pehiz bu ne lahana turşusu
0
Cevapla
tenekeci
-Kan alma gibi işlemlerinde perdeyi kapatmadan organlarını açtırmayın..ne organı?
0
Cevapla
Mücahit Altuntaş
Yaşadıklarımız nasıl anlatılabilir.dr o a (kadındoğum)rumuzlu meslektaşımız çelişkiyi anlatıyor.Ama bu noktaya gelmemizde daha farklı sorunlar var. Farklı boyutlardan bakmak gerekiyor.Umarım sıkılmazsınız.Başlıyorum. Faustu bilmiyordum.Bugün öğrendim.Bugün öğrendiklerimle anlatmaya çalışayım. Vikipedi. 1749-1832 yılları arasında yaşamış olan ünlü Alman ozanı, oyun yazarı Johann Wolfgang von Goethe'nin Faust adlı şiirsel oyunu dünya klasikleri arasında önemli bir yer tutar. Faust, Goethe'nin butün eserlerinin bir birleşimi olarak kabul edilir Faust, Goethe'nin neredeyse tüm yaşamı boyunca yazarak tamamladığı bir yapıttır. Urfaust adıyla onsekiz yaşında başladığı oyunu, 1806de Faust I ve 1832de Faust II adıyla iki büyük bölüm halinde yazarak seksen üç yaşında ölümünden kısa bir süre önce bitirebilmiştir. Goethe, Faust'un konusunu çok eski bir öyküden almıştır. Şeytanla bahse giren insanoğlu teması önceki yüzyıllarda da birçok öyküye ve oyuna konu olmuştur. Goethe'den önce birçok yazar tarafından defalarca işlenmiş bir konu olan Faust, daha önce de usta bir İngiliz yazarı olan Christopher Marlowe (1564-1593) tarafından Doktor Faustus adıyla işlenmiştir Mümtaz İdille devam ediyorum... "Tanrı’nın huzuruna çıktığında sürekli aşağılanmaktan ve azarlanmaktan bıkan Mephisto (Şeytan), tüm cesaretini toplayıp yeniden Tanrı’nın huzuruna çıkmaya karar verir. Telaşla girdiği odada Tanrı, üç önemli meleği ile toplantı halindedir. Mephisto bir an bocalar, tam geri dönüp çıkarken Tanrı, “Hayrola Mephisto,” diye sorar. “Önemli bir şey mi vardı?” “Ey yüce Tanrım!” diye soluklanır Mephisto. “Beni yanındaki şu melekler kadar sevmediğini biliyorum. Onlar gibi, seni övecek dilden yoksunum. Evrendeki tüm yaratıklar benimle alay etse de, görevimi sürdüreceğimi bildirmeye geldim. İnsanları acı içinde inlerken görmek bana tarifsiz bir zevk veriyor.” “Bana bunu söylemek için mi geldin?” diye çıkışır Tanrı. “Sen hep yeryüzündeki kötülükleri mi görürsün?” “Yeryüzünde sefalet, alçaklık, nefret, intikam, zulüm sürdükçe insanlar pençemden kurtulamaz.” “Bu bir sınav Mephisto,” der Tanrı “Ben onları bir çeşit sınavdan geçiriyorum.” Mephisto alaycı bir tavırla, “Onlar da hep sınıfta kalıyorlar,” diye yanıt verir. Diğer meleklerin gitmesine izin veren Tanrı, “Yaklaş biraz,” der Mephisto’ya. “Dünyadaki tüm canlılar senin sandığın gibi alçaklık, nefret, intikam, zulüm peşinde değiller.” “Tanıdığınız biri mi var?” “Faust’u tanıyor musun?” “Şu doktor Faust’u mu kastediyorsunuz?” “Evet, onu. Benim sadık kulum olan Dr. Faust’u kastediyorum.” “O çatlak herifi kim tanımaz? Dört duvar arasına kapanmış size hizmet ettiğini sanıyor. Deliliğinin kendi de farkında. Elde ettiği bilimsel bilgiler onu asla tatmin etmiyor. Onun derdi ruhlar dünyasıyla, onu anlamaya çalışıyor. Ne yalan söyleyeyim, bu konuda da oldukça bilgisiz ve tecrübesiz.” “Bilgisizliğinin farkında olması, onun bana daha çok yaklaşmasına neden oluyor Mephisto! Şimdi aklı karışık da olsa, ki sen buna bir çeşit delilik diyorsun, çok yakında doğru yolu bulacaktır. Bir fidanın tomurcukları çatlarsa, bahçıvanlar onun meyve vereceğini anlarlar.” Mephisto biraz yüreklenmiştir. Tanrı ile bir pazarlığa oturacağını anlamıştır çünkü. Şimdi tek sorun Tanrı’yı istediği konuya getirmektir: “Demek ona güveniyorsunuz? İzin verirseniz, kendi yöntemlerimle bu adamı yolundan saptırayım.” “Yanılıyorsun,” diye kürkrer Tanrı. “Bunu yapman mümkün olmayacak. Faust yaşam sınavında seninle sık sık karşılaşacak belki, ama bana inandığı sürece sırtı yere gelmeyecek. Ne zaman içtenlikle benden yardım ister, bana sığınır, benden bağışlanmasını isterse, senin kötülüklerinden onu korur ve bağışlarım. Haydi git, ne yapacaksın görelim bakalım!” “İzin verdiğiniz için minnettarım,” diye hoşnutluğunu belirtir Mephisto ve devam eder: “Kedi fareyi kovalamaktan nasıl zevk alıyorsa, ben de bu inançlı bilim adamlarıyla uğraşmaktan öyle zevk alırım. Onları deliğinden çıkarmak için her türlü kurnazlığı, hileyi kullanmaktan asla çekinmem. Şeytan yüzümü hiç göstermem. Mutlaka bir yanından yanaşır, en güzel, en masum maskelerimi takınırım. Gururunu okşar, onun ayaklarını yerden keserim. Dünyanın en büyük zevklerini tattırır, onu ilahi dünyadan soğuturum. Tanrı sinirlenir: “Yeter artık! Onu ben senden daha iyi tanırım. Git, yapacağını yap. Eğer onu yolundan saptırabilirsen, bu ruhu kendinle birlikte cehenneme sürüklemene izin veriyorum. Ancak, inançlı bir insanın, günahların içine batmış bile olsa, tövbesini kabul ettiğimi sakın unutma.” Mephisto kurnazca gülümseyerek, “Tamam, öyle olsun,” der. “Onu yolundan saptırmak ve cehenneme sürüklemek için elimden geleni yapacağım. Eğer amacıma ulaşırsam, o zaman gururla göğsümü kabartarak gezmeme izin veriniz.” Yukarıda okuduğunuz diyalog, Goethe’nin Faust adlı ünlü eserinin giriş bölümünden esinlenerek, bazı cümleler ise aynen alınarak aktırılmıştır. Mesele Tanrı ile Mephisto arasındaki pazarlık değil, ruhunu şeytana satmaya hazır Faust gibi insanlara gönderme yapmak. Türkiye, Anadolu’ya ayak bastığından bu yana herhalde bu kadar çok Mephisto ve Faust üretmedi. Neredeyse her yanımız şeytan, her yanımız Faust ile dolu. İşin ilginç olan yanı ise, gönüllü Faustların olması. Zavallı Dr. Faust, gönül ilişkileri nedeniyle Mephisto’nun tuzağına düşer, ama bizim Faustlar sıraya girmiş gibi görünüyor Mümtaz İdilin bir yazısından alıntı..
0
Cevapla
ahmet özen
kural ve kanunlara göre davranmak lazım.şikayet durumunda kimse arkanızda durmaz.hekim sayısı yetersizse istek yapılır, saklanır evrak.gereksiz sorumluluk almayın.kimse size günde 100 hasta baktığınız için madalya vermez.
2
Cevapla
Yorum Yaz
0/300

Bu haberler de ilginizi çekebilir