Medimagazin logo

Müsteşar: Bakanlığa bağlı 59 hastane Sağlık Bilimleri Üniversitesi'ni oluşturacak

İlaç ve sağlık dünyasını bir araya getiren "9. Pharma Power Conference" başladı.
Müsteşar: Bakanlığa bağlı 59 hastane Sağlık Bilimleri Üniversitesi'ni oluşturacak
Abone Ol:
Medimagazin google abone ol

Sheraton İstanbul Maslak Otel'deki konferansın açılış konuşmasını yapan Sağlık Bakanlığı Müsteşarı Prof. Dr. Eyüp Gümüş, bu konferansın ve sonuçlarının ilaç ve sağlık sektörüne önemli avantajlar ve destek getirmesini diledi.

Sağlıkta son 10 yılda yaşanan gelişmelerle özellikle hastaların hastaneye ulaşma oranında artış sağlandığına dikkati çeken Gümüş, Türkiye'de 2002'de yaklaşık 7 milyar lira olan ilaç bütçesinin bugün 21 milyar lira seviyesine yükseldiğini belirtti.

Ülkede son 10 yılda ilaç imalatında önemli bir ivme meydana geldiğini anlatan Gümüş, ilaç ihracatında da önemli gelişmeler görüldüğünü vurguladı.

Gümüş, "Gayrisafi milli hasıla içerisinde baktığımızda 2002'lerde yüzde 2,4 olan ilaç bütçesi bugün yüzde 1,5 civarındadır. Gayrisafi milli hasılanın artması da bu dengeyi sağlama açısından önemlidir. Türkiye sağlık sektöründe kendi vatandaşlarına ve uluslararası arenada sağlık turizmi hizmetini de sunmayı hedeflemektedir" diye konuştu.

- "Sağlık Bilimleri Üniversitesi"

Gümüş, büyükşehirlerde yaklaşık 52 bin yeni yataklı şehir hastaneleri yapıldığını ifade ederek, Türkiye'nin 2 yıl içerisinde 90 bin yataklı hastanelere sahip ülke durumuna geleceğini aktardı.

Sağlık Bakanlığı'na bağlı şu anda içerisinde 1500 akademisyeni bulunan 59 eğitim ve araştırma hastanesi olduğunu dile getiren Gümüş, eğitim anlamında klinik araştırmalarının da önünü açmak istediklerini kaydetti.

Gümüş, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Sağlık Bilimleri Üniversitesi, Sağlık Bakanlığı'nın 59 hastanesini bir araya getirerek oluşturacağı güçlü bir üniversite, Türkiye'de klinik araştırmalar yönünden de ortak bir organizasyona zemin hazırlayacak. Ayrıca Türkiye Sağlık Enstitüleri Başkanlığı İstanbul'da kuruldu. Başkanını bir ay sonra atıyoruz. Yani Sağlık TÜBİTAK'ı. Başta kanser enstitüsü olmak üzere biyoteknoloji enstitülerini de içerisinde kuruyoruz. Biyoteknoloji enstitüsü de Türkiye'de ilaç sektörünün gelişmesi ve tıbbi cihaz gelişimi noktasında çalışmalar yapacak. Biyoteknoloji enstitüsünün de ana hedefi; klinik Ar-Ge dediğimiz çalışmaların organizasyonunda Türkiye'nin tüm eğitim klinikleriyle beraber yeni moleküllerin gelişimini sağlamak."

Gümüş, Türkiye'nin artık sağlıkta tüketen değil, aynı zamanda tükettiklerini üreten bir ülke konumuna doğru gitmesi gerektiğini belirterek, "Ülkede şu anda 2 milyar kutu ilaç tüketiyoruz. 2002'de bu 700 milyon kutuyken bugün 2 milyara yaklaşan bir kutu sayısı var. Bunların yüzde 75'i yerli. Yüzde 25'i biyoteknolojik ve ithal ilaçlar. Yabancı ve biyoteknoloji ürünler gerçekten ilaç bütçemizin yaklaşık yarısına kadar gelmiş durumda. Yani biz nitelikli ilaç üretmeliyiz" diye konuştu.

Açılış konuşmasının ardından Gümüş'e, konferansa katkılarından dolayı "Pharma Power" ödülü verildi.

"İlaç ve Sağlık Dünyası'nın 2013 Vizyonu", "İlaç ve Sağlık Sektörlerinde Global Durum, Türkiye'deki Gelişmeler ve 2015 yılı Öngörüleri", "İlaç ve Sağlık Dünyasında Başarılı Yöneticilik ve Liderlik", "Geleceğin Satış Yönetimi, İleri Satış Teknikleri ve Uygulamaları" konularının ele alınacağı konferansta 30'u aşkın konuşmacı bilgilerini paylaşacak.

sağlık bilimleri üniversitesi
türkiye sağlık enstitüleri
pharma power
eyüp gümüş
Yorum (9)
Alper Hayırlıoğlı
Ülkelerin gelişmişklikleri arasındak temel farklılık, bilim ve sanayi alanındaki gelişmişliklerindeki temel farklılıklardan oluşmaktadır. Bu nedenle ülke kalkınması için son derece stratejik olduğunu düşündüğüm girişimleri gönülden desteklediğimi bir kez daha belirtmek istiyorum.
0
Cevapla
bozeren
voltranı oluşturacaksınız desenize. :)
0
Cevapla
mehmet çil
'Sağlık Bilimleri Üniversitesi' denilen kurum normal üniversitelere girememiş ancak bir şekilde doçent olan doktorların Prof. YAPILMASI için açılacak olan başka bir amaca hizmet etmeyecek bir kurumdur. Doçentlik, Profesörlük sadece üniversite hocalarına verilebilen ünvanlardır. Bu kişiler hem öğrenci hem de asistan eğitimi yapan bilim yuvalarıdır. Ancak dünyada sadece bizde şimdiye kadar Eğitim hastaneleri adı altında bu doçentlik ünvanı verilmektedir.Bu mevcut doçentlerin Prof. yapılabilmesi içinde bu Sağlık Bilimleri Üniversitesi KURULACAKTIR. Amacın ne olduğunu herhalde orta ve ortanın altı zekadeki herkes anlamıştır umarım!!!
0
Cevapla
AKİF KUŞCU
Mehmet Çil e katılmamak mümkün değil. Asıl hedef bu ünvanı alan kişileri arttırark, sıradan devlet memuru. Ayrıca özel sektöre de bu işgücünü sunmaktır. Geri kalmış ülkelerde de bu ünvanlar ucuzdur. Ancak gelişmiş ülkelerde bu ünvanları almak çok ama çok zordur. Bazı kürsülerde bir kaç adet Prof. vardır. Doğrusu da budur. Ancak yukarda anlatılan sistemle ülkemizdeki Prof. sayısı 2 yılda 2 katına çıkarılacaktır.Bizim gibi üniversitelere dirsek çürütenlerde sadece lanet olsun diyecektir
0
Cevapla
Mücahit Altuntaş
Sağlıkta son 10 yılda yaşanan gelişmelerle özellikle hastaların hastaneye ulaşma oranında artış sağlandığına dikkati çeken Gümüş, Türkiye'de 2002'de yaklaşık 7 milyar lira olan ilaç bütçesinin bugün 21 milyar lira seviyesine yükseldiğini belirtti. (İlaç harcaması son on yılda muayne sayısına bağlı ÜÇ kat yani yüzde üçyüz %300 artıyor.Aynı oran ! Yani ne kadar muayne o kadar ilaç formulü ) Ülkede son 10 yılda ilaç imalatında önemli bir ivme meydana geldiğini anlatan Gümüş (oran yok ?neden yok ? ), ilaç ihracatında da önemli gelişmeler görüldüğünü vurguladı.(yine oran yok ?) Gümüş, "Gayrisafi milli hasıla içerisinde baktığımızda 2002'lerde yüzde 2,4 olan ilaç bütçesi bugün yüzde 1,5 civarındadır. Gayrisafi milli hasılanın artması da bu dengeyi sağlama açısından önemlidir." ( Burada ilaç tüketiminin ve 7 milyardan 21 milyara çıkan tüketimin bütçeyi etkilemediğini söyleniyor.Enteresan bir bilgidir.Doğrumudur bilemiyorum.Eğer doğruysa ; sağlığa ayrılan pay GSMH artmasıyla ilişkili olabilir mi? Yada bu aynı zamanda ilaç katkı payı gibi yada doğrudan sağlık hizmetinin biraz özele kaymasının etkisiyle cepten harcamayada işaret eder mi ? Çünkü GSMH sağlığa ayrılan pay 3kat artmadı sanıyorum.Benim gençliğinde GSMden %2,5 cıvarında pay ayrılıyordu.Üstelik dahası azalmadan bahsediliyor ! ) "Ülkede şu anda 2 milyar kutu ilaç tüketiyoruz. 2002'de bu 700 milyon kutuyken bugün 2 milyara yaklaşan bir kutu sayısı var" (Evet üç katı ilaç tüketiyoruz.Bilimselliği ne alemde ? Çalışması var mı!HAstaya ayrılan süreler , performasn sisteminin çok işlem sistematiğini hekimlere dayatması ! sorgulanmayacak mı , görülmüyor mu? ) Ben sayın yetkililere şu soruyu soruyorum ; Son on yılda üç kat artan iş yükünü karşılayacak personeli sağlamadan bu kadar iş yükünü artırmak , iş kalitesini , yapılan tetkik sayısInı ve yazılan reçeteyi olumsuz etkiler mi ? Nasıl etkiler ? Tüm bunlar ve "nitelikli zamanda ortamda nitelikli hizmet olanakları "gözetmeden kurgulanmış mevcut uygulama ve kendi adıyla performans sistemi , hekimi her halukarda daha çok hasta bakmaya ,yada halkın siyasal söylemle hekime ulaşma imkanını artırıldığı ve hizmet söylemi ilaç tüketiminde artışın bir sebebimidir ? Peki yine "nitelikli zamanda ortamda nitelikli hizmet olanakları "gözetmeden kurgulanmış mevcut uygulama ve kendi adıyla performans sistemi sonucu oluşan MALPRAKTİS RİSKİ ! Bu söylediklerim sağlıkta , halk sağlığında bir risk oluşturu mu ? Hekim hizmtlerinde hekim aleyhine bir risk oluşturu mu ? İlaç tüketimi ve maliyet anlamında ekonomide bir risk oluşturu mu ? Sağlıkta hekime ulaşım ve artan kaynağa rağmen , artan şiddet göz önüne alındığında şiddeti artması sağlık ortamında bozulan empati ve eşgüdüm anlamında bir risk oluşturu mu ? Bunları sormak abesle iştigal mi ? Üniversiteler bu kouda çalışma ve açıklama yaptımı?Öngörüde bulundu mu ? Dernekler kamusal yarar adına ne çalışması yaptı ? Sormayı hakediyor mu? Rakamlar soru sormayı ve kamuoyuna hesap vermeyi hakettiğini gösteriyor !Türkiyeni kaynak sorunu malumdur.Biz ABD gibi yada Avrupa gibi varlıklı ülke değii.Ama bizde hekime müracat Avrupa ortalamasını geçmiştir ! Sağlık kamusal alandır. Kaynakları akılcı , yerli yerine kullanmak , yaşlanan ve ne zaman yoğunlaşacağını bilemediğiniz sağlık hizmeti için önemlidir. Türkiye uygulanan sağlık sistemiyle acllerde bir yılda bir ülkenin nufusu aşan bir yoğunluğa ulaşmıştır.Bu sağlık hizmeti için risk midir ? Biliyorum elbette RİSKTİR. Bu kargaşayı azaltmak için şimdilik hekimlere ek nöbet tutturuluyor. Ama sorun sağlık hizmetlerinin aşırı siyasallaşması , özerkiliğini , kendi empati ve eşgüdüm değerlerininyitirmesinden kaynaklanıyor. Sağlıkta en önemli konu yerindelik , gerekirliktir. Sağlık ucu açık konudur.Yaniyerindelik , gerekirliksuistimal edilirse yada sistem buna teşvik ediyorusa ; maliyetli , sonu gelmez istek ve tetkiklerlerle sizi iş yapamaz hale getirebilir. Sağlık sisteminin siyasallaşması , hizmet söylemiyle halkın isteğine , kişilerin isteklerine çok açık hale gelmesi , bilimsel etkinliğini ve otoritesini yitirmesi işin içinden çıkılmaz katortrofik sonuçlara yol açar. Sanıyorum şimdi bu noktadayız.KAnıtı hertürlü iyi gidiyor söylemine rağmenartan şiddet ve sağlık personelinin tükenme sendromu ve burada yazan meslektaşlarımca kendini ifade etmektedir. Bunları konuşmak ve hızla düzeltmek durumundayız. Dr.Mücahit Altuntaş
0
Cevapla
Yorum Yaz
0/300

Bu haberler de ilginizi çekebilir