İzmir'de asistan hekimlerden oluşan grup, aralıksız 33 saat mesai yapmak zorunda bırakıldıkları ve nöbet sonrası izin hakkı tanınmadığı gerekçesiyle protesto yürüyüşü yaptı.
İzmir Tabip Odası Asistan Hekim Komisyonunca düzenlenen eylemde, ''İnsanca hizmet vermek, insanca karşılık görmek, insanca yaşamak istiyoruz'' ve ''Asistan hekimler köle değildir'' pankartları taşıyan grup, Alsancak'taki İtalyan Lisesi önünden Kıbrıs Şehitleri Caddesi'ne kadar yürüdü.
Grup adına açıklama yapan Gülen Gül Niflioğlu, İzmir'de sayısı 2 bini geçen asistan hekimlerin, personel açığını kapatmak için ''joker'' gibi kullanıldığını belirterek, şöyle konuştu:
'Ülkemizde bir şoför, günde sürekli 5 saat, toplamda 9 saat araç kullanabilmektedir. İzmir'den Ankara'ya tek şoförle seyahat edemeyen sizler, sağlığınızı kesintisiz 33 saat çalışan, tek bir asistan hekime emanet etmek zorunda bırakıldığınızı biliyor musunuz? Bir asistan hekim, 9 saatlik mesaisinin ardından, 15 saat nöbet tutup ardından dinlenmeden 9 saatlik mesaisine devam etmektedir. Ayda 15 defa bu döngüyü yaşayan, yüzlerce, binlerce asistan hekim vardır.''
Niflioğlu, sistemdeki tüm aksaklık ve eksikliklerin sorumluları olarak gösterilmelerine de ''artık yeter'' dediklerini dile getirdi.
Beyoğlu'nda asistan hekimlerden protesto
Beyoğlu'nda bir grup asistan hekim, çalışma koşullarını protesto etti.
Taksim Eğitim ve Araştırma Hastanesi önünde toplanan asistan hekimler ile İstanbul Tabip Odası üyeleri, Taksim Meydanı'na kadar yürüdü.
Burada bir açıklama yapan İstanbul Tabip Odası Başkanı Prof. Dr. Taner Güven, doktorların eğitiminin niteliksiz olduğu takdirde, bu doktorların verdikleri hizmetinde de niteliksiz olacağını söyleyerek, 10 yıl sonra belki daha fazla sayıda doktora sahip olunacağını, fakat bu şartlarda durumun vahim bir hale geleceğini ifade etti.
Arkadaşları adına konuşan Asistan Hekim Ayşen Gürbüz de bugün buraya, kendilerini 130 saate yakın çalışmaya mahkum eden sağlık sistemini protesto etmek için geldiklerini savunarak, artık bu çalışma koşullarına tahammül edemediklerini öne sürdü.
Gürbüz, Sağlık Bakanlığı'nın tüm “Dönüşüm Programlarına” rağmen, hekimliğin yüzyıllardır olduğu gibi bugün ve yarın da performans ve para odaklı bir hizmet sunumu haline getirilemeyeceğini dile getirdi.
Koşulların düzeltilmediği takdirde, hastaların başlarına gelecek her türlü şeyden Sağlık Bakanlığının sorumlu olacağını savunan Gürbüz, hastanelerdeki hekime yönelik şiddete önlem alınması ve hastaların hekime karşı kışkırtılmaması gerektiğini söyledi.
Grup basın açıklamasının ardından İstiklal Caddesi üzerinde bir süre yürüdükten sonra olaysız bir şekilde dağıldı.