Medimagazin logo

’Probiyotikler antibiyotik kullanımını azaltabilir’

Prof.Dr.Karakan: ‘’Dünyada antibiyotik kullanımın azaltılmasının probiyotiklerle sağlanabileceği yönünde tartışmalar var. İshal gibi antibiyotik kullanımına gerek olmayan hastalıkların tedavisinde probiyotiklerin kullanılması antibiyotik kullanımını ciddi oranda azaltacaktır.’’
Kaynak: MEDİMAGAZİN
’Probiyotikler antibiyotik kullanımını azaltabilir’
Abone Ol:
Medimagazin google abone ol

Son yıllarda sıkça gündeme gelen ve bilimsel çalışmalara konu olan mikrobiyota değişik dallardaki çok sayıda hastalıkla ilişkili olarak gösteriliyor.

Bağırsak mikrobiyotası, probiyotik ve prebiyotik kullanımı konusunda Medimagazin’e açıklamalarda bulunan Gazi Üniversitesi Tıp Fakültesi Öğretim Üyesi,  İç Hastalıkları ve Gastroenteroloji Uzmanı Prof.Dr.Tarkan Karakan, son zamanlarda mikrobiyotanın diyetle olan ilişkisinin araştırıldığını ve bu araştırma sonrası mikrobiyotanın sağlıklı yaşamın anahtarı olduğunun anlaşıldığını ifade etti.

Faydalı bakteriler olarak tanımlanan probiyotiklerin insan bağırsağında bulunan ve bazı hastalıklarda eksildiğine değinen Karakan, ‘’Bu problemi en sık ishalde görüyoruz. İshalin tedavisinde antibiyotik kullanmak yerine probiyotik kullanmak hem doğal hem de sağlığımızı koruyarak tedavi olmamızı sağlayan bir yöntem.’’ ifadelerini kullandı.

‘’Antibiyotik bağırsak bakterilerine zarar veriyor’’

Antibiyotiklerin bağırsak bakterilerine en fazla zarar veren ilaçlar olduğuna değinen Karakan, ‘’Antibiyotik kullanan veya geçmişte çok fazla kullanmış kişiler ile ilgili yapılan çalışmalar bağırsakların ciddi hasar gördüğü ve hasarın giderilmesi için probiyotik takviyelerinin yapıldığını gösterdi.’’ açıklamasında bulundu.

Antibiyotik tedavisi uygulanan hastalarda eş zamanlı olarak probiyotik tedavisi de verdiklerini ve antibiyotik sonrası 10 gün daha probiyotik tedavisine devam ettiklerini ifade eden Karakan, ‘’ Ancak bu tedaviyi herkese vermiyoruz.  Ek olarak başlamak biraz hastanın tercihine bağlı. Fakat geçmişte antibiyotik kullanıp ishal, mide ağrısı ve tat bozukluğu gibi şikayetler ile karşılaşan hastalarda antibiyotiğin yan etkilerini azaltmak için mutlaka probiyotik de vermek gerekiyor. Çünkü hastanın şikayetlerini probiyotiklerle ortadan kaldırıyoruz.’’ dedi.

‘’Probiyotikler bazı hastalıkların tedavisinde antibiyotik yerine kullanılabilir’’

Dünyada antibiyotik kullanımın azaltılmasının probiyotiklerle sağlanabileceği yönünde tartışmaların olduğuna değinen Karakan, ishal gibi antibiyotik kullanımına gerek olmayan hastalıkların tedavisinde probiyotiklerin kullanılmasının antibiyotik kullanımını ciddi oranda azaltacağının altını çizdi.

Antibiyotik kullanmak gereken tedavilerde ise antibiyotiğin yan etkilerini azaltmak için probiyotiklerin ek olarak kullanılabileceğini ifade eden Karakan, ‘’Antibiyotik kullanan kişilerde tedaviye probiyotik eklediğimizde, bu hastalarda meydana gelebilecek yan etkiler nedeniyle hastaneye başvuruları da azaltmış oluyoruz.  Bunun yanı sıra şuan çalışma aşamasında olsa da probiyotiklerin üst solunum yolları enfeksiyonlarına yakalanmayı azalttığı ve bağışıklık sistemini güçlendirdiği yönünde görüşler var.’’ dedi.

‘’Probiyotikler eczaneden alınmalı’’

Probiyotikler konusunda yanlış bir algı olduğuna değinen Karakan, ‘’Türkiye’de probiyotik kavramı daha yeni girdiği için, halkımız probiyotikleri direkt olarak yoğurtla eşleştiriyor. Oysa ki yoğurtla probiyotiğin aslında bir alakası yok. Çünkü, bizim tedavi ve önleme dozlarında fayda sağladığımız ürünler eczanelerde satılan tablet, kapsül veya toz şeklinde olan ürünler.

Bir tablet içinde bulunan yoğunlaştırılmış yararlı bakteri dozuna besinlerle ulaşamazsınız.  Bu nedenle tedavi ve önleme amacıyla probiyotik alımını yoğurt gibi ürünlerle sağlamak mümkün değil.’’ açıklamasında bulundu.

‘’Probiyotikler alternatif tıp ürünü değil’’

Probiyotikler ile ilgili çok sayıda bilimsel çalışmanın olduğuna değinen Karakan, ‘’Eczanelerde satılan probiyotikleri tüketmemiz gerekiyor. Bu kesinlikle ticari bir yaklaşım olarak görülmemeli, çünkü bu ürünlerle ilgili bilimsel çalışmalar var ve mutlaka bilimsel çalışmaları olan ürünleri tercih etmek gerekiyor.

Bu ürünler bir alternatif tıp ürünü değil ve bu ürünlerle ilgili yapılan çalışmalar A grubu dergilerde yayımlanıyor ve kanıta dayalı olarak tavsiye ediliyor. Yani probiyotikler ne bir besin takviyesi ne de bitkisel bir ilaç değil.’’ ifadelerini kullandı.

Birinci basamak hekimlerinin ishalin yanı sıra  Irratable Bağırsak Sendromu (İBS) ile de çok sık karşılaştığını ve İBS’nin toplumda yüzde 10-15 oranlarında görüldüğüne değinen Karakan, İBS tedavisinde probiyotik kullanımı ile ilgili çok sayıda bilimsel çalışmanın olduğunu ifade etti.

Karakan, kadın hastalarda daha sık rastlanan İBS’nin tedavisinde probiyotik kullanımın bağırsakları düzelttiğini, tedaviye olumlu sonuç alınması neticesinde de İBS’nin panik atak, kaygı bozukluğu gibi semptomlarının da ortadan kalktığını sözlerine ekledi.

‘’Her ülkenin mikrobiyota yapısı farklı’’

Her ülkenin bağırsak mikrobiyota yapısının farklı ve kendine özel olması nedeni ile Türkiye’de probiyotikler konusunda daha fazla çalışma yapılması gerektiğinin altını çizen Karakan, ‘’Kültürel özellikler, beslenme alışkanlıkları ve genetik yapımız farklı.  Ayran tüketen bir toplumuz, dünyanın hiçbir yerinde bu kadar çok ayran tüketilmiyor. Bu da bizim floramızı belki farklı bir yöne kaydırıyor. Acaba ne var ne yok şu anda bilmiyoruz. Türk insanının florasının incelenmesi hastalıkları önlemede işimizi kolaylaştırabilir ve belki daha farklı tedaviler gündeme gelebilir.’’ dedi.

Peki ya probiyotikler? Probiyotik ile prebiyotik karıştırılıyor!

Probiyotik ve prebiyotiklerin isim benzerliği nedeni ile birbirine karıştırılan terimler olduğunu ifade eden Karkan, ‘’Prebiyotik dediğimiz zaman ise bağırsağımızdaki yararlı bakterileri arttırma kapasitesine sahip olan lifli gıdalardan bahsediyoruz. Yani öyle lifli gıdalar var ki, bağırsağımızdaki yararlı bakteri miktarını arttırıyorlar ve destekliyorlar.

Soğan, yer elması, hindiba ve kuşkonmaz gibi ürünler çok faydalı prebiyotiklerdir.  Ama burada dikkat edilmesi gereken konu her lifli gıdanın bu etkiye sahip olmadığı. Örneğin, buğday kepeği bu etkiye çok fazla sahip değil iken, yulaf ezmesi daha fazla etkiye sahiptir. Lifli gıdalar tabii ki faydalı ve sağlıklı, ancak yararlı bakteri sayısını artırmak istiyorsak prebiyotik lif içeren gıdaları almak gerekiyor.’’ dedi.

‘’Prebiyotikler sağlıklı yaşamın bir parçası’’

Prebiyotikler ile ilgili yapılmış herhangi bir bilimsel çalışmanın olmadığını ifade eden Karakan, ‘’Biz bu ürünleri sağlıklı yaşamanın bir parçası olarak tavsiye ediyoruz. Bu nedenle hastaların prebiyotik olan besinleri bir şekilde diyetisyenlerinden veya internette öğrenip kullanmaları sağlıklı yaşam için tercih edilebilir.

 

 

 

 

 

 

proiyotik
antibiyotik
Bu habere ilk yorumu siz yapabilirsiniz...
Yorum Yaz
0/300

Bu haberler de ilginizi çekebilir