Medimagazin logo

İlaç cephesi Euro davasını kazandı!

Son 5 yıldır ilaç fiyatlarının 1.96 TL düzeyindeki Euro değeri üzerinden fiyatlanması, endüstri üzerinde ciddi baskı oluşturuyordu.
Kaynak: HABERTÜRK - GÜNTAY ŞİMŞEK
 İlaç cephesi Euro davasını kazandı!
Abone Ol:
Medimagazin google abone ol

İlaç Endüstrisi İşverenleri Sendikası (İEİS) Genel Sekreteri Turgut Tokgöz, Danıştay’da açılan ilaçta 1.96 TL’ye sabitlenen Euro kuru hakkındaki ikinci davayı da kazandıklarını, mahkemenin, “Kurun düzeltilmemesi yanlıştır” kararını verdiğini belirtti. Karar sonrası, bu ayın ortalarından itibaren kurun piyasa şartları çerçevesinde düzeleceğini beklediklerini ifade eden Tokgöz, 5 yıllık süre içinde ilaç endüstrisinin sadece kur baskısı yüzünden 19 milyar TL zarar ettiğine dikkat çekti.

Bu noktada merakımı çeken şu oldu: Acaba kamu tarafının devlete 19 milyar TL kazanç sağladığı yönünde savunma yapması mümkün mü? Bu soruma da Tokgöz şu cevabı verdi: “Türkiye’nin bir karar vermesi gerekiyor. Eğer milli ve yerli ilaç endüstrisinin gelişmesi isteniyorsa, piyasanın ithal ilaçlara muhtaç bırakılmaması arzu ediliyorsa, ülkemizin ilaç ihracatında da bir mesafe kat etmesi amaçlanıyorsa, çok düşük döviz kuruyla piyasanın sabitlenerek ülke sanayisine zarar veren uygulamalardan acilen vazgeçilmesi ve sektörün desteklenmesi gerekir. Aksi halde genel ekonomi içinde ilaç sanayiinin gelişimi hiç de iç açıcı değil ve uzun vadede bu durum Türkiye’ye ciddi zarar verecektir.”

Daha önce sabit kur meselesini defalarca bu köşede gündeme getirmiş, ama kamu tarafından savunma anlamında bile doğru düzgün bir cevap alamamıştım. Çünkü ucuz rakamlarla ilaç üretilmesi yönünde yapılan baskılar neticesinde ne oldu biliyor musunuz? Maliyetlerin düşürülmesi için önce yatırımlar ertelendi. Sektör büyümek yerine özkaynaklarından yiyerek, küçülerek ayakta kalmaya çalıştı. İşe alımlar azaltıldı, hatta büyük oranda işten çıkarmalar yaşandı. Endüstride yeni yatırımlar yapılmadı, pazara yeni ilaçlar sunulmasında ciddi tereddütler oldu.

Diğer taraftan iyileşen ve yaygınlaşan sağlık hizmetlerinin artan maliyetleri de ciddi anlamda ilaç sektörüne fatura edilmeye çalışıldı. Fakat bu yaklaşımın topyekûn Türkiye ilaç sanayiini yok edeceği gerçeği unutuldu. Yeni teknolojilerin transferi zorlaşırken, zaman zaman da kur baskısı yüzünden ilaca erişimde sorunlar yaşandı. Evet, kullanılan ilaçlar da eskisi gibi etki göstermiyorsa, en önemli sebeplerinden birisi de ilaç sektörüne kamunun ucuz yaklaşımıdır.

i̇laç
cephesi
euro
davasını
kazandı!
Yorum (1)
Mücahit Altuntaş
Son on yılda %100 artan ilaç tüketimi , sağlıkta fiyat baskısınıa giden tutumlarımızda geri tepiyor. Sağlıkta son on yılda iş yükü %300 artmıştı.Sağlık fetişizmi , sağlıkta performans sistemi , defansif tıbba yol açan mevcut malpraktis sistemi , CEOların yöneneti kamu hastaneleri !Bütünsel yaklaşmını kaybeden , birinci basmak etkinliğini , basmaklar arası bilgi ve iş ergonomisinde sorunları olan sağlık sistemi ! Hepsi sağlıkta maliyetin arttığına , daha daha artacağına işaret ediyor. İlaç kutu tüketimiz son on yılda %100 artıyorsa dışa bağlı ilaç teknolojimiz aslında kaynak kaybını da işaret ediyor ! Sağlıkta , sağlık fetişizmi , hastalık lobisi ,gereksiz iş , işlem , ilaç tüketimi sorunlarımız bize yeni bir sağlık sistemi organizasyonunu düşündürmeli ! Ama bu sefe tesr köşe çok daha az siyasal ve ticari sağlık sistemi olmalı ! Ülkemiz teknolojik ve ilaç sanayi bakımından dışa bağlı , dolaysıyla dışa döviz kaybına endeksli haliyle ÇOK DAHA BİGİ VE EMPATİYİ İÇEREN sağlık sistemi planlamalı ! %70 doluluk garanti eden Kamu Hastaneler ihalleriyle , CEOların işlem baskısıyla bu nasıl olacak ? Bu sorular cevaplamak için sizleri bekliyor ! Siyasal dominantlık ve biz yaptık oldu gerki tepiyor. Hekimler ve sağlık çalışanı , denerkler ve üniversiteler son on yılda %300 artan iş yüküne mahkum mu? Niye mahkum? İş yükü ağır ve tehlikeli iş grubunda malpraktis anlamına , yıpranma anlamına gelmiyor mu? Buna fedakarlık söylemiyle geçiştirmek ucuza kaçmıyor mu? Siyasetin ve idarecilerin buna hakkı var mı? Malpraktis ve ağrı ve tehlikeli işlerin "iş sağlığı ve güvenliği ilişkileriyle " düşünmemiz icap ederse bunlara kimsenin tasarrufu olamaz ! Fedakarlık kişisel tercihtir. İş yükü dayatması siyasal tercih oluyor ! O zaman yanlış nerede ? Hangi sağlık anlayışı ve sistemi sorusu follukta hazırlanıyor.Aklı , etiği , ilişki kurma yetisi olanalrın sorması gereken bu geçikmiş , ihmal edilmiş halde bekliyor. Birileri dava açıoyr , sağlıkta şiddet artıyor , maliyet artıyor , yolun sonuna geliyoruz. Acaba kafalarda yeteri kadar ergonomik olmayı dayatan koşular, Adan Zye akılcı olmamız gerektiren az gelişmiş ülke hallerimiz ve kaynaklarımız gerekçesiyle ; empati eşgüdüm , bütünsel yaklaşım ve bilgi aktarımı olan , nitelik sorunları gözetilen bir sağlık sistemi geliyor mu? Yumurta kapıya gelince mi? Yapmayın , bunların hepsinin bozulması kolay ama düzeltilmesi maliyetlidir. Sağlık sisteminin ticari olmayan , siyasal olmayan , ama özerk , otonomik , bilimsel düzenlemelere ihtiyacı olduğu her yönden kendini göstermektedir. Dr.Mücahit Altuntaş İç hastalıkları uzmanı 09/05/2015
0
Cevapla
Yorum Yaz
0/300

Bu haberler de ilginizi çekebilir