Medimagazin logo

Biri FETÖ'den gitti, diğeri istifa etti, nakiller bitti!

Samsun ve Trabzon'daki Üniversite hastanelerinde Karaciğer nakli yapan doktorların gitmesi nakilleri durdurdu.
Kaynak: VATAN
Biri FETÖ'den gitti, diğeri istifa etti, nakiller bitti!
Abone Ol:
Medimagazin google abone ol

 Samsun Ondokuz Mayıs Üniversitesi (OMÜ) Tıp Fakültesi'nde ve Karadeniz Teknik Üniversitesi (KTÜ) Tıp Fakültesi Farabi Hastanesi'nde karaciğer nakillerini yapan 2 öğretim üyesinden birinin FETÖ operasyonunda ihraç edilmesi, diğerinin ise istfa etmesi sonucu bölgede karaciğer nakilleri yapılamaz duruma geldi.

Samsun ve Trabzon bölgesinde karaciğer nakli bekleyen hastalar başka bölgelerdeki hastanelere sevk ediliyor.  Samsun OMÜ Tıp Fakültesi Hastanesi Karaciğer Nakli Merkezi'nde görevli olan Doç. Dr. İlhan Karabıçak, 15 Temmuz darbe girişimi sonrasında FETÖ operasyonu kapsamında ihraç edildi. KTÜ Tıp Fakültesi Farabi Hastanesi'nde karaciğer nakli gerçekleştiren Doç. Dr. Serdar Topaloğlu ise geçen yıl kendi isteğiyle istifa edip hastaneden ayrıldı. Karaciğer nakli yapan cerrahların görevden ayrılmasının ardından iki hastanede de yaklaşık 9 aydır karaciğer nakli yapılamaz hale geldi. Karaciğer nakli ameliyatının Karadeniz Bölgesi'nin en önemli iki üniversite hastanesinde yapılamaması ise nakil bekleyen hastaları mağdur etti. Hastalar en yakın olan Erzurum ve Ankara'daki hastanelere yönlendirildi.  

YENİ CERRAHLAR ARANIYOR

OMÜ Tıp Fakültesi Hastanesi ve KTÜ Tıp Fakültesi Farabi Hastanesi'nde yeniden karaciğer nakli ameliyatlarının başlatılabilmesi için idare tarafından çalışmalar yapıldığı belirtildi. OMÜ Tıp Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Ayhan Aydemir, karaciğer nakli konusunda yetişmiş eleman sayısının Türkiye'de az olduğunu belirterek "Yetişmiş elemanların bir kısmı da özel hastanelere gidiyor. Bu konu ile ilgili Türkiye'deki tüm uzmanlara haber yolladık. Gelen bir iki cevap var. Değerlendiriyoruz. İnşallah çözeceğiz. Görüşmelerimiz devam ediyor" dedi.  

Öte yandan Sağlık Bakanlığı verilerine göre Samsun OMÜ'de 2015 yılında kadavradan alınan 2 karaciğer nakli yapılırken, 2016 yılında hiç nakil ameliyatı yapılmadı. KTÜ'de ise 2015 yılında kadavradan 5 karaciğer nakli yapılırken, 2016 yılında ise kadavradan alınan 2 karaciğer nakil edildi. (DHA)


Prof.Dr.Topaloğlu: ''Bu yanlışlık düzeltilmelidir''

Konu ile ilgili Medimagazin'e ''Gazetelerde çıkan haberinize düzeltme olarak bilgi notudur.’’  başlığı ile açıklamada bulunan Prof. Dr. Serdar Topaloğlu,  şunları kaydetti:   

‘’ 2006 yılında yardımcı doçent kadrosu ile çalışmaya başladığım KTÜ’de, ilgi alanım olan karaciğer cerrahisi ile ilgili çalışmalarıma devam ederken 2008 yılında Rektörümüz sayın Prof. Dr. İbrahim Özen’in isteği ve desteği ile karaciğer nakli programı kurmak amacı ile İstanbul Memorial Hastanesinde 2 yıl süre ile çalıştım.

 Üniversiteme döndükten sonra 2011 yılı başında nakil ruhsatını aldım ve 26.01.2011 tarihinde ilk karaciğer naklini (Karadeniz bölgesinde yapılan ilk karaciğer nakli) kurulan ekibimizle birlikte gerçekleştirdim.

Merkezimizde, bu güne kadar, 26 kadavra vericiden alınan karaciğer ihtiyacı olan hastalara nakledilmiş olup, tüm ameliyat ve takip sorumluluğu tarafımdan üstlenmiştir. Bu süre zarfında 4 hastamız (üçü ameliyat sonrası erken dönemde, diğeri ise ameliyat sonrası birinci yılında ) hayatını kaybetmiş olup, hastalarımızın 5 yıllık yaşamı yüzde 80’in üzerinde sağ kalım oranı ile sağlanmıştır.

T.C. Sağlık Bakanlığı denetiminde, yayınlanmış kriterlere uygun olarak faaliyetlerini sürdüren karaciğer nakli programımızın sorumluluk görevinden şu anki rektör olan Prof. Dr. Süleyman Baykal’ın sözel isteği üzerine (17.11.2016 tarihinde) istifa ettim. Aynı bölümde şu anda Genel Cerrahi Anabilim Dalında Profesör olarak görevime devam etmekteyim. İlgili haberinizde hastanede çalışmadığım yazılmış olup, bu yanlışlık düzeltilmelidir.

Saygılarımı sunarım Prof. Dr. Serdar Topaloğlu

Karadeniz Teknik Üniversitesi Genel Cerrahi Anabilim Dalı Öğretim Üyesi '' 


 

karaciğer nakli
trabzon
samsun
Yorum (5)
RECAİ
Hani bir zamanlar Aziz Nesin haklıymış galiba derdik ya. Şimdi de hey gidi Barbaros heyyy...
12
Cevapla
mehmet ince
Kapatın gitsin bu iki merkezi.Yıllık nakil sayılarına bakın,israf bu...
21
Cevapla
Serdar Topaloğlu
Gazetelerde çıkan haberinize düzeltme olarak bilgi notudur. 2006 yılında yardımcı doçent kadrosu ile çalışmaya başladığım KTÜ’de, ilgi alanım olan karaciğer cerrahisi ile ilgili çalışmalarıma devam ederken 2008 yılında Rektörümüz sayın Prof. Dr. İbrahim Özen’in isteği ve desteği ile karaciğer nakli programı kurmak amacı ile İstanbul Memorial Hastanesinde 2 yıl süre ile çalıştım. Üniversiteme döndükten sonra 2011 yılı başında nakil ruhsatını aldım ve 26.01.2011 tarihinde ilk karaciğer naklini (Karadeniz bölgesinde yapılan ilk karaciğer nakli) kurulan ekibimizle birlikte gerçekleştirdim. Merkezimizde, bu güne kadar, 26 kadavra vericiden alınan karaciğer ihtiyacı olan hastalara nakledilmiş olup, tüm ameliyat ve takip sorumluluğu tarafımdan üstlenmiştir. Bu süre zarfında 4 hastamız (üçü ameliyat sonrası erken dönemde, diğeri ise ameliyat sonrası birinci yılında ) hayatını kaybetmiş olup, hastalarımızın 5 yıllık yaşamı %80’in üzerinde sağ kalım oranı ile sağlanmıştır. T.C. Sağlık Bakanlığı denetiminde, yayınlanmış kriterlere uygun olarak faaliyetlerini sürdüren karaciğer nakli programımızın sorumluluk görevinden şu anki rektör olan Prof. Dr. Süleyman Baykal’ın sözel isteği üzerine ( 17.11.2016 tarihinde) istifa ettim. Aynı bölümde şu anda Genel Cerrahi Anabilim Dalında Profesör olarak görevime devam etmekteyim. İlgili haberinizde hastanede çalışmadığım yazılmış olup, bu yanlışlık düzeltilmelidir. Saygılarımı sunarım Prof. Dr. Serdar Topaloğlu Genel Cerrahi Anabilim Dalı Öğretim Üyesi
12
Cevapla
Osman D
Şu anda doktorlar için üniversite hastanelerinin iki yönden cazibesi var. Bunların birincisi akademik kariyer yapma ve adresin üniversite olması nedeniyle olabilecek sekonder kazançlar. İkincisi ise şehrin lokalizasyonu. Onun ötesinde maddi açıdan bakarsanız durumları çok kötü. Üniversite hastaneleri çalışan doktora ya da akademisyene hakettiği döner sermayeyi vermiyor. O parayı alıp maliyenin atama yapmadığı için döner sermaye üzerinden çalıştırdığı personele maaş diye veriyor. Bu personelin oranı ise oldukça fazla. Bazı yerlerde çalışan devlet memuru personelden bile daha fazla. Özel muayene ve özel ameliyat işlerini bir çözüm olabilir diye açtılar. Ancak hem her bölümde bu potansiyel aynı olmuyor. Hem de olsa bile "doktor benden para talep etti" demogojileri ve şikayetleri çok fazla oluyor. Bunlar doktorun başını çok ağrıtıyor. Hal böyle olunca da maddi yönden üniversitelerin cazibeleri yok denecek kadar azalıyor. Bu durumu doğu ve güneydoğudaki üniversitelerde çok daha belirgin yaşıyoruz. Çözüm mü? Öncelikle devlet, yani maliye bakanlığı resmi üniversitelere ahmak muamelesi yapmaktan vazgeçmelidir. Bunlar aynı kendileri gibi, tapu daireler ya da valilik, kaymakamlıklar gibi devlet daireleridir. Çalışanların resmi kadroları verilmelidir. Kurum üç kuruş döner sermaye üretiyor diye her daim buna göz dikmekten vaz geçilmelidir. İkincisi de SGK'nın üniversite hastanelerine adeta düşman gibi yaklaşmaktan vaz geçmesidir. Her hastanın faturasında nereyi kesebilirim mantığından çıkmalarıdır. Değilse üniversitelerin tıp fakültelerine doktor da bulamazsınız, öğretim üyesi de. Hasta da perişan olur, oraya okumaya giden öğrenci de. Tabii bu devletin kendi seçimidir. Kararı da kendileri vereceklerdir. Saygılarımla...
24
Cevapla
malign doktor
Diyanet'e ayrılan devasa bütçeden kısılıp Sağlık teşkilatına ayırmazlar tabi. Avrupa'ya gönderilen din görevlileri falan... Siz hiç işsiz İlahiyatçı gördünüz mü?.. Ülkeye katma değerleri ne?
13
Cevapla
Yorum Yaz
0/300

Bu haberler de ilginizi çekebilir