Medimagazin logo

Bakkalcı Sağlık Bakanlığı hakkında soruşturma açılmasını istedi

Türk Tabipleri Birliği (TTB) Merkez Konseyi 2. Başkanı Metin Bakkalcı, kuş gribi konusunda gerekli çalışmaları yapmayan Sağlık Bakanlığı ve Tarım Köyişleri Bakanlığı yetkilileri hakkında soruşturma açılmasını istedi
Bakkalcı Sağlık Bakanlığı hakkında soruşturma açılmasını istedi
Abone Ol:
Medimagazin google abone ol
Türk Tabipleri Birliği (TTB) Merkez Konseyi 2. Başkanı Metin Bakkalcı, kuş gribi konusunda gerekli çalışmaları yapmayan Sağlık Bakanlığı ve Tarım Köyişleri Bakanlığı yetkilileri hakkında soruşturma açılmasını istedi.

Bakkalcı, hazırlanan Ulusal Faaliyet Planı'na rağmen plandaki çalışmaların yerine getirilmediğini de öne sürdü. TTB Kuş Gribi Çalışma Grubu Üyesi Prof. Dr. Murat Akova ise, kuş gribine karşı Rusların geliştirdiği ileri sürülen aşı konusunda, "Böyle bir aşının geliştirilebilmesi için virüsün insandan insana geçmesi gerekir. Şu anda böyle bir durum söz konusu değil" dedi.


Bakkalcı, TTB binasında düzenlediği basın toplantısında, hükümetin kuş gribine karşı gerekli önlemleri zamanında almadığını iddia etti. 4 Ocak'ta ilk insan ölümünden önce 15 Ekim'de Ağrı'da toplu tavuk ölümlerinin meydana geldiğini hatırlatan Bakkalcı, "16 Ekim'de İl Tarım Müdürlüğü'ne ihbarda bulunuluyor. 17 Ekim'de tavuklardan numune alınıp, Bornova'ya iletiliyor. Yaklaşık bir ay sonra; yani 14 Kasım'da pozitif sonuçlar geliyor. Bu dönemde Ağrı'nın 3 ilçesinde saha çalışmaları da yapılıyor. 197 numunenin 146'sı için yine yaklaşık bir ay sonra pozitif sonuçlar geliyor. Uzun süredir kuş gribi konusunda Türkiye'nin hedef ülkelerden biri olunduğunun bilinmesine, en azından 7 Ekim sonrası Manyas ve Kızıksa'da pozitif sonuçların ortaya çıkmasına rağmen hükümet konuya ilişkin hiçbir çalışma yapmıyor" diye konuştu.


Tarım ve Köyişleri Bakanı Mehmet Mehdi Eker'in, 'Mesele kapatıldı", Sağlık Bakanı Recep Akdağ'ın, "Kuş gribi Türkiye'nin gündeminden çıkmalıdır" sözlerini ve hükümet sözcüsü Cemil Çiçek'in, kuş gribinden bahsedenleri 'işgüzarlıkla' suçlamasını eleştiren Bakkalcı, hükümetin hem gereğini yerine getirmediğini hem de konuyu gündemden uzaklaştırmaya çalıştığını ileri sürdü. Geç olsa da kurulan Kuş Gribi Koordinasyon Merkezi'nin kamuoyunu yeterince ve düzenli bilgilendiremediğini savunan Bakkalcı, şunları söyledi:

"Sağlık Bakanlığı web sitesine baktığınızda Dünya Sağlık Örgütü'nün (WHO) eski güncelleştirmeleri dışında yeni bir bilgiye ulaşılamamaktadır. WHO'nun kendi sitesinde ülkemize ait yeni bilgilere henüz ulaşılabilmesi üzüntü kaynağıdır. Gerek Koordinasyon Merkezi'nden yeterli bilgi verilmemesi, gerekse de edindiğimiz bilgiler ışığında bugün için ulusal planın da belirttiği gibi insan gücü planlaması, alt yapı donanımı, eğitim ve finansman başta olmak üzere yeterli hazırlık söz konusu değildir. Önlemler esas olarak, özel bir plana dayalı olmayan, yöntem olarak son derece rahatsız edici hayvan itlafına dayalı sürdürülmektedir. Kaldı ki, Tarım ve Köyişleri Bakanlığı çalışmalarındaki zayıflık çok açıktır. Kümes hayvancılığında 35 milyon tavuk olduğu göz önüne alındığında, sorun mevcut hayvanların itlafı ya da ulaşılamayan köylerimizin bile olduğu coğrafyamızda 'kümes hayvancılığını unutun' söylemlerine sıkışamayacak kadar ciddidir. Hastalık ülkemizde daha farklı ve özgün seyirler gösterebilir. Örneğin, hastalığın öldürücülük oranı yüzde 20'dir ve bu oran, diğer ülkelerden daha düşüktür. Enfeksiyonun ülkemiz koşullarında özelliklerinin saptanabilmesi için çeşitli çalışmalara ihtiyaç vardır. Bunun için konusunda uzman meslektaşlarımız tarafından sistemli çalışmalar yapılması gerekmektedir. Ancak gerekli araştırmaların WHO ve CDC tarafından yapılacağının açıklanması pek çok açıdan üzücüdür. Bilimin evrenselliğine hürmet etmek kaydıyla, Türkiye gerekli bilimsel insan gücüne sahiptir; ancak dışlanmamaları, sürece katılmalarının sağlanması gerekmektedir. Hazırlanan Ulusal Faaliyet Planı olmasına rağmen ülkemiz ve dünya açısından son derece önemli olan bu konuda gereğinin yapılmamasının esas sorumlusu başta Sağlık ile Tarım ve Köyişleri Bakanlığı olmak üzere, hükümet hakkında ilgili birimlerin derhal gerekli araştırma ve soruşturma başlatması gerekmektedir."


Basın toplantısı sonunda gazetecilerin sorularını cevaplayan TTB Kuş Gribi Çalışma Grubu Üyesi Doç. Dr. Önder Ergönül, Rusların geliştirdiği iddia edilen kuş gribi aşısına ilişkin bilimsel ortamda paylaşılan bir bilginin bulunmadığını söyledi. Diğer grup üyesi Prof. Dr. Murat Akova ise, kuş gribine karşı Rusların geliştirdiği ileri sürülen aşı konusunda, "Böyle bir aşının geliştirilebilmesi için virüsün insandan insana geçmesi gerekir. Şu anda böyle bir durum söz konusu değil. Geliştirildiği ileri sürülen aşı hayvanla insan arasındaki temas için bir aşı olabilir. Böyle bir aşı için yeterince deney yapılması gerekiyor" şeklinde konuştu.


TTB 'nin kuş gribi ile ilgili basın açıklamasının tam metni:



KUŞ GRİBİ SÜRECİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ ve TÜRK TABİPLERİ BİRLİĞİ ÇAĞRISI

İnsanlık aleminin bugün ve geleceğini doğrudan ilgilendiren “Kuş Gribi” konusunda ülkemiz özel bir deneyimi yaşamaktadır.

Öncelikle yaşamını yitiren hastalarımızın ailelerine başsağlığı diliyoruz. Yanısıra haklı sebeplerle bu travmatik süreçten etkilenen yurttaşlarımızın ve önemli ölçüde gereklilikten öldürülen yüzbinlerce hayvanın üzüntüsünü yaşadığımızı paylaşmak istiyoruz.

Türk Tabipleri Birliği olarak toplum sağlığımız açısından büyük bir tehdit oluşturan kuş gribiyle ilgili gelişmeleri yakından takip edip bilgilerimizi kamuoyuyla paylaşıyoruz. Tüm halkımızın her yönüyle ciddiye alınması gereken kuş gribi konusunda sağlık otoritelerinin uyarıları doğrultusunda hareket etmesi, hastalık belirtisi gösteren hayvanlarla temas etmemesi ve hastalık belirtilerinin ortaya çıkması durumunda en yakın sağlık kuruluşuna gitmesi gerektiği konusundaki uyarılarımızı yineliyoruz.

Bununla birlikte, Hükümetin kuş gribine karşı gerekli önlemleri zamanında alıp almadığına dair kamuoyunda haklı olarak yürütülen tartışmalara müdahil olmaktan, konunun hassasiyeti ve aciliyeti nedeniyle, şu ana kadar hep kaçınageldik.

Ancak;

Kuş gribinden insan ölümünün kesinleştiği 4 Ocak 2006 gününe kadar konuyla ilgili gerekli ve yeterli tedbirlerin alınmadığı gerçeği ve daha önemlisi, o tarihten sonra da soruna yaklaşımdaki temel zihniyetin değişmediği, esas olarak eksiklikleri kapatma telaşının baskın olma durumu TTB’nin bu zorunlu açıklama ve çağrıyı yapmasını zorunlu kılmıştır. Dünya ve Türkiye’deki bunca birikime karşın gelecek eylem planları ve gereklerinin yerine getirilmeyip, sonuçların peşinden koşma telaşı yurttaşlarımızın ve ülkemizin geleceği konusunda derin kaygı uyandırmaktadır.

1-Ülkemizde son olarak “kuş gribi” 4 Ocak 2006 tarihinde başlayan insan ölümleri ile gündemin birinci sırasına oturdu. Oysa tıp bilimin beklentisi özellikle kanatlı hayvanların hastalık ve ölümünden sonra insanlarda görülmesi idi.

Demek ki, insan ölümlerinden önce yaygın hayvan hastalığı söz konusu idi. Bilimin bu öngörüsünün ötesinde, en azından bilinen kimi olaylar da bunu doğrulamaktadır.

Örneğin, Ağrının bir ilçesinde 15 Ekim’de toplu tavuk ölümleri oluyor. 16 Ekim’de İl Tarım Müdürlüğü’ne ihbarda bulunuyor. 17 Ekim’de tavuklardan numune alınıp, Bornova’ya iletiliyor. Yaklaşık bir ay sonra, 14 Kasım’da, pozitif sonuçlar geliyor.

Bu dönemde Ağrı’nın 3 ilçesinde saha çalışmaları da yapılıyor. 197 numunenin 146’sı için yine yaklaşık bir ay sonra pozitif sonuçlar geliyor.

Uzun süredir kuş gribi konusunda Türkiye’nin hedef ülkelerden biri olunduğunun bilinmesine, en azından 7 Ekim sonrası Manyas ve Kızıksa’da pozitif sonuçların ortaya çıkmasına, yukarıda yer verilen örneğin yaşanmasına karşın hükümetin konuya ilişkin hiçbir çalışma yapmaması, dahası hatırlanacağı gibi;

- Tarım Bakanı Mehdi Eker’in meselenin kapatıldığını açıklamasını,

- Sağlık Bakanı Prof.Dr.Recep Akdağ “Kuş Gribi Türkiye’nin gündeminden çıkmalıdır” açıklaması,

- Hükümet Sözcüsü Cemil Çiçek’in kuş gribinden bahsedenleri ”işgüzarlık”la suçlaması

Hükümet etme vasfının düzeyinin göstergesi olsa gerektir.

Hükümetin bu zihniyetinde bir değişiklik olmadığı 15 Ocak’taki son ölümden beş gün önce ve daha dün Ağrı’nın bir ilçesinden şüpheli beş kişinin sevkinden yedi gün önce Başbakan Sn. Tayyip Erdoğan’ın yaptığı “durum kontrol altında” açıklaması ortaya koymaktadır.

2- Bugüne kadar 81 ilin 12’sinde kanatlı hayvanlar arasında yüksek derecede patojenik H5N1 avian influenza virusu saptanmıştır, ek olarak 19 ildeki salgın bildirimlerinin incelenmesi devam etmektedir.

Bu verilerin anlamı sadece şu andaki iller gözönüne alındığında bile kuş gribi ülke coğrafyamızın çok önemli bir bölümünü ilgilendirdiğidir.

Bu durum, ülkemizde muhtemelen uzunca bir süredir kuş gribi ile birlikte yaşadığımızı, insan ölümlerine kadar amaca uygun bir izlem yapılmadığını göstermektedir.

Bu denli yoğunluğun etkin olarak izlenememesi her şeyden önce ülkemizdeki veterinerlik hizmetlerinin, koruyucu hizmetlerin önemli ölçüde tahrip edildiğinin de bir sonucudur. Zaten hükümet tarafından geçici özel veterinerlik hizmeti satın alarak soruna çözüm bulma girişimleri bu iflasın bir ifadesidir. Bu geçici girişimlerin sorunu içinden çıkılmaz hale getirmesi kaçınılmazdır.

Bu vesile ile, hayvan sağlığındakinden daha derin tahribata yol açacak olan “Sağlıkta Dönüşüm” programı adı altında girişimlere bir kez daha dikkat çekmek istiyoruz. Kamusal sağlık hizmetlerini önemli ölçüde zayıflatacak uygulamalardan, koruyucu hekimliği yok edecek, hekim ve sağlık çalışanlarını poliklinik odalarına hapsedecek aile hekimliği girişimlerinden bir an önce vazgeçilmesi için bu tecrübeden ders çıkarılmak durumundadır. Bu krizi yönetemeyen Bakanlık’ın “Sağlık’ta Dönüşüm” programını yönetebilmesi düşünülemez.

Bilindiği gibi en önemli dönemde Hıfzısıhha Merkezi Başkanı’ndan il sağlık müdür yardımcılarına kadar birçok Sağlık Bakanlığı yöneticisinin görevleri başında olmadıkları bilgisi bile bu gerçeği ortaya koymaktadır.

3- Bütün bu tahribat girişimlerine ve her türlü yetersizlik ve kısıtlamalara rağmen, sağlık alanında olağanüstü bir çaba gösteren sağlık çalışanları ve meslektaşlarımıza teşekkürlerimizi sunuyoruz. Unutmayalım ki, her türlü idari yetersizlik ve sorumsuzluğa rağmen, alanda çalışan fedakar sağlık çalışanlarının hastalığın kontrolü doğrultusundaki emekleri büyüktür.

4- Bu denli yaygın bir durum ve ülkemizin göç yolları üzerindeki durumu gözönüne alındığında bilime, akla hürmet eden ve tüm toplumun katılımı ile içtenlikli politikaları esas alan bir kriz yönetimi ruhuna gereksinim vardır.

Yapılması gerekenler açısından önemli ölçüde bir birikim söz konusudur.

Bu konuda Sağlık Bakanlığı web sitesinden de ulaşılabilen “Pandemik İnfluenza Ulusal Faaliyet Planı”ndan söz edilmelidir.

Dünya Sağlık Örgütü’nün de önerileri ile çok sayıda değerli bilim insanının katkısı ile Ekim 2005 tarihinde Ulusal Faaliyet Planı hazırlanmıştır. Konu ile ilgili çeşitli evreler çerçevesinde (ülkemiz üçüncü evrededir) yapılması gerekenlere işaret eden bu doküman üretilmiş olmasına karşın, gereği birkaç husus dışında esas olarak Bakanlık tarafından yapılmamaktadır.

Örneğin, ekte yer verdiğimiz birinci, ikinci ve üçüncü basamak sağlık kurumlarında yapılması gerekenler sadece Ankara’da değil, başta Ağrı olmak üzere riskli bölgelerde de bugün itibari ile Bakanlık tarafından paylaşılıp, koordine edilmediği için hala uygulamaya sokulmamış durumdadır. Dahası bu dokümanın muhtevası bu konuda çalışma için özel olarak ilgili bölgelere gönderilen meslektaşlarımızla bile paylaşılmamış durumdadır.

Bu arada Dünya Sağlık Örgütü tavsiyeleri ışığında hazırlanan bu planın uygulanmadığı gerçeği karşısında Dünya Sağlık Örgütü’nün Avrupa Bölge Direktörü Marc Danzon’un 11 Ocak günü “Türkiye'deki kriz yönetimi olması gerekeni yapmış ve uygun müdahalelerde bulunmuştur” açıklaması da dikkat çekicidir.

Yapılması gerekenler konusundaki zaaf bir yana, konu ile ilgili açıklamaların gecikmeli de olsa oluşturulan Koordinasyon Merkezince yapılacağının duyurulmasına karşın düzenli bir bilgilendirme söz konusu değildir. Bugün Sağlık Bakanlığı web sitesine baktığınızda Dünya Sağlık Örgütü’nün eski güncelleştirmeleri dışında yeni bir bilgiye ulaşılamamaktadır. DSÖ kendi sitesinde ülkemize ait daha yeni bilgilere ulaşılabilmesi üzüntü kaynağıdır.

5- Gerek Koordinasyon Merkezi’nden yeterli bilgi verilmemesi, gerekse de edindiğimiz bilgiler ışığında bugün için ulusal planın da belirttiği gibi insan gücü planlaması, alt yapı donanımı, eğitim, finansman başta olmak üzere yeterli hazırlık söz konusu değildir.

Önlemler esas olarak özel bir plana dayalı olmayan, yöntem olarak son derece rahatsız edici hayvan itlafına dayalı sürdürülmektedir. Kaldı ki, Tarım ve Köy İşleri Bakanlığı çalışmalarındaki zayıflık çok açıktır. Kümes hayvancılığında 35 milyon tavuk olduğu göz önüne alındığında sorun mevcut hayvanların itlafı ya da ulaşılamıyan köylerimizin bile olduğu coğrafyamızda “kümes hayvancılığını unutun” söylemlerine sıkışamayacak kadar ciddidir.

6- Hastalık ülkemizde daha farklı ve özgün seyirler gösterebilir. Örneğin, hastalığın öldürücülük oranı (fatalite) % 20’dir ve bu oran, diğer ülkelerden daha düşüktür. Diğer yandan dünyada bildirilen olguların % 10’undan daha fazlası ülkemizde görülmesi konunun ülkemiz için ne kadar önemli olduğunun göstergesidir. Enfeksiyonun ülkemiz koşullarında özelliklerinin saptanabilmesi için çeşitli çalışmalara ihtiyaç vardır. Bunun için konuda uzman meslektaşlarımız tarafımızdan sistemli çalışmalar yapılması gerekmektedir.

Ancak, gerekli araştırmaların DSÖ ve CDC tarafından yapılacağının açıklanması pek çok açıdan üzücüdür. Bilimin evrenselliğine hürmet etmek kaydı ile, Türkiye gerekli bilimsel insan gücüne sahiptir, ancak dışlanmamaları, sürece katılmalarının sağlanması gerekmektedir.

TÜRK TABİPLERİ BİRLİĞİ ÇAĞRISI:

Bütün bu gelişmeler göz önüne alındığında, hazırlanmış Ulusal Faaliyet Planı olmasına rağmen ülkemiz ve dünya açsından son derece önemli olan bu konuda gereğinin yapılmamasının esas sorumlusu olarak başta ilgili bakanlıklar olan Sağlık ve Tarım ve Köy İşleri Bakanlığı olmak üzere Hükümet hakkında ilgili birimlerin derhal gerekli araştırma ve soruşturma başlatması gerekmektedir.

Önümüzdeki dönemde neler yapılması gerektiğini bir kez daha hatırlatmak istiyoruz:

1. Üretilmiş Ulusal Faaliyet Planı doğrultusunda içtenlikli bir kriz yönetimi sağlanmalıdır.

2. Bilimsel ve idari koordinasyonun amaca uygun etkinleştirilmesi sağlanmalıdır.

3. Başta ilgili uzmanlıklar olmak üzere multidisipliner çalışma esas alınmalıdır.

4. İlgililerin ve kamuoyunun düzenli bilgilendirilmesi sağlanmalıdır.

5. Etkin bir insan gücü planlaması yapılmalıdır.

6. Gerek sağlık çalışanlarına, gerekse de halka yönelik doğrudan ve dolaylı etkin eğitim programları uygulamaya sokulmalıdır.

7. Çocukların önemli bir hedef grup olduğu ve okulların yakında açılacağı bilgisi göz önüne alındığında başta Milli Eğitim Bakanlığı olmak üzere koordineli çalışmalar yürütülmelidir.

8. Laboratuar hizmetleri dahil olmak üzere çeşitli senaryolara denk düşen alt yapı tamamlanmalıdır.

Gerek insan sağlığı gerekse de hayvan sağlığı alanında bilimsel ve etik ilkelere hürmet eden, iyi yapılandırılmış, planlı bilimsel çalışmalar için gerekli ortam sağlanmalıdır.

Başta hükümet olmak üzere tüm toplumun katkısının gerekli olduğu bu faaliyet için Türk Tabipleri Birliği tüm birikimini sunma kararlılığında olduğunu kamuoyu ile paylaşırız.

TÜRK TABİPLERİ BİRLİĞİ
MERKEZ KONSEYİ

bakkalcı
sağlık
bakanlığı
hakkında
soruşturma
açılmasını
istedi
Yorum (1)
ercan durmaz
çocuk sayısının fazla olması genelde sosyal ve ekonomik düzeyi düşük toplumlarda yaygındır.kişi güçlü olmak için evdeki kişi sayısını artırır.böylece kendini iyi hisseder.oysa ki bu çocukların okumasını,beslenmesini...hiç düşünmez.cehalet başka birşey değil.3.dünya ülkesi olduğu için ülkemiz bu vizyonda bir ülke yapacak birşey yok.doğurulup doğurulup sokağa atılmış milyonlarca çocuk
0
Cevapla
Yorum Yaz
0/300

Bu haberler de ilginizi çekebilir