Medimagazin logo

Sabaha karşı 02.00, Numune Acil Servisi

Yine elli yerden şikayet geliyor. Bazı gençler, özellikle de gece vakitleri Bostancı-Maltepe sahil yolu üzerine otomobil yarıştırıyormuş yine.<br />Bunca ölüm, bunca acı uslandırmamış onları demek ki-Savaş Ay'ın yazısı
Sabaha karşı 02.00, Numune Acil Servisi
Abone Ol:
Medimagazin google abone ol
Yine elli yerden şikayet geliyor. Bazı gençler, özellikle de gece vakitleri Bostancı-Maltepe sahil yolu üzerine otomobil yarıştırıyormuş yine.
Bunca ölüm, bunca acı uslandırmamış onları demek ki.
"Ne olur söyleyin. Yetkilileri uyarın. Yeni bir facia doğmadan. Yeni ocaklar sönmeden önlem alınsın" diyor arayanlar.

İçimden gelen
Gözümle bizzat görmek, görüntülemek istedim bunu. Fotoğraf makinelerimi boynuma asıp Bostancı sahiline doğru yola koyuldum.
Feneryolu'na vardığımda bir ambulansın siren çalarak trafiği yarmaya çalıştığını görünce peşine takılmak geldi içimden.

Boş sedye
Yollar yağmurlu yaşlı. Zemin kaygan. Takibi çok güç ama rotasından anladım ki Haydarpaşa Numune'ye doğru gidiyor. Acil kapısına vardığımda epey geciktiğimi anladım. Boş sedyeyi içeriden çıkarıp, tekrar araca koyuyordu görevliler.

Sordum söyledi!
Saat 02.00 sularıydı. Aracımı park ettikten sonra kapıdaki güvenlik görevlisine sordum:
- Hayırdır, bu ambulans kimi getirdi?
- Sana gelmez abi.
- - !!!!
- - Çok mühim bir şey yok, sıradan bir kaza.
- Evladım keseden söylesene ne olmuş?
- Bacağından yaralı bir teyzeyi getirdiler abi. Sokakta bir çukura düşmüş.

Pazaryeri gibi
İçeri yürüyorum. Her bir yana 'park edilmiş' sedyeler, üzerlerinde yatan çocuklar, kadınlar, gençler, yaşlılar. Vaka başına en az 3-4 refakatçi, koşuşan doktorlar, hemşireler, hastabakıcılar, polisler, özel güvenlikçiler. Bütün bunlara evsiz barksız olup da yağmurdan korunmak için oraya sığınmış olanlar da caba.
Pazaryeri kalabalığı desek yeridir.

Nöbette o var
Nöbetçi Şef odasına gidiyorum. Gece sorumluluğu sırası Antepli Ökkeş Abi'deyse, ona uğramadan gider ya da işe dalarsam surat yapıyor. Odaya girince görüyorum, Doktor Ökkeş'in nöbet gecesi.
- Ağa n'aber? Ortalık kaynıyor yine.
- Vay gardaşım. Otur, otur hele. Özledim seni.

Ferhat Göçer aldı yürüdü
Muhabbetin 3 dakika sonra geleceği noktayı adım gibi biliyorum. O kadar bile geçmeden Ökkeş Abi en az 10 defa dinlediğim cümlelerine başlıyor.
- Ne oldu benim bestelerin durumu?
- - Olacak inşallah hocam.
- Bak Ferhat Göçer aldı yürüdü. O burada, bizim kadroda cerrah biliyorsun.

Mendil cebi
Genç bir doktor sedyede horlayarak uyuyan yaşlı amcayı işaret ediyor.
- Gördün mü bu amcayı?
- - Gördüm mışıl mışıl uyuyor ama nesi var hocam?
- Daha epey uyur abi. Ankara'dan trene binmiş, birileri sandviç arası hap yutturmuşlar ona. Neyi var neyi yok almışlar. Üstünden 10 milyon çıktı sadece.
- Acımış, yol parası diye mi bırakmışlar?
- (gülerek) Yok be abi. Mendil cebindeymiş o para fark etmediler herhalde.

İnsanüstü gayret
Sonra her bir yanını dolaşıyorum Acil'in. Genç doktorların gurur verici çabasını görüyor duygulanıyorum. Hep şikayet ederiz ya, kazın ayağı öyle değil. İnsanüstü bir çabayla bir ona bir buHem hekimliğini işini yapıyor hem şarkılarını söylüyor. Alaaddin Yavaşça hoca da böyleydi. Benim şarkıları da dinle hatta programda yayınla artık.

Dellenmiş gibi
Plastik bardakta gelen çayın yarısına varmadan bir gümbürtü kopuyor dışarıda. Telaşla çıkıp bakıyorum ki küfür kıyamet arasında bir grup gencin kavgası. Güvenlikçiler dellenmiş gibi bağırıp, çağıran, birbirlerine tekme tokat giren gençleri ayırmakta zorlanıyor.

Zor bela
Araç önüne araç park etmekten çıkmış tantana. Büyümüş bu hale gelmiş. Zor bela sağlanıyor sükunet.
Tekrar içeri girdiğimde istikametim acil müdahale odaları. Ama yürüyebilmek ne mümkün? İnanılması güç bir yoğunluk var orada da. Duvar kenarlarında duran sedyeler, kabin yataklarında birer ikişer yatan hastalar. İnlemeler, feryatlar, "bize bakan yok mu?" haykırışları. na seğirtip, müdahalelerini yapıyorlar.

Gurur rüzgarı
İçimden geçen ne biliyor musunuz? Bu çocukların anne babaları gelip acil nöbeti izleseler, neler yaşadıklarını bizzat görseler, evlatlarını okutup 'doktor çıkarttıklarına' pişman bile olabilirler ilk anda.
Sonra bu düşüncelerinden utanıp "İnsanlara yardım edeyim, şifa dağıtayım diye nasıl da çırpınıyor, helak ediyor kendini yavrum" diyerek yeni bir gurur rüzgarı dolar içlerine.

Destan da yazarız
Bazı hekimler, hastaneler hakkında zaman zaman sert yazılar yazıyor, olup biteni eleştiriyorum ama, keşke hep böyle şeyler görsem de destan yazsam onlar için.
Bir zor gecenin sonunda, sabah saat
05.00'e doğru hastaneden ayrılırken bir "Helal olsun" daha çekiyorum Numune acil ekibine. Candan yürekten helal olsun size arkadaşlar.

Savaş Ay-Sabah
sabaha
karşı
02.00
numune
acil
servisi
Bu habere ilk yorumu siz yapabilirsiniz...
Yorum Yaz
0/300

Bu haberler de ilginizi çekebilir