Medimagazin logo

Rektörler Komitesi YÖK'te toplandı

YÖK Başkanı Prof. Dr. Erdoğan Teziç, hükümetin 15 yeni üniversite açma isteğine karşı çıkarak, mevcut üniversiteler ödenek ve kaynak yetersizliği nedeniyle iskelet halinde yarım kaldığını, mevcut üniversitelerin durumlarının iyileştirilmesinin daha önemli olduğunu belirtti ve "Maceraya girmeye gerek yok" dedi
Rektörler Komitesi YÖK'te toplandı
Abone Ol:
Medimagazin google abone ol
YÖK Başkanı Prof. Dr. Erdoğan Teziç, hükümetin 15 yeni üniversite açma isteğine karşı çıkarak, mevcut üniversiteler ödenek ve kaynak yetersizliği nedeniyle iskelet halinde yarım kaldığını, mevcut üniversitelerin durumlarının iyileştirilmesinin daha önemli olduğunu belirtti ve "Maceraya girmeye gerek yok" dedi.


YÖK Başkanı Prof. Dr. Erdoğan Teziç Başkanlığı'nda Rektörler Komitesi Toplantısı, YÖK'ün Bilkent'teki merkez binasında başladı. Toplantı öncesinde açılış konuşması yapan YÖK Başkanı Teziç, hükümetin 15 yeni üniversite açma isteğine ilişkin YÖK ve Üniversite camiasının bu konuya ilişkin görüşlerini açıkladı. Teziç, yeni üniversite açılmasından önce mevcut üniversitelerin durumlarının iyi değerlendirilmesi gerektiğini söyledi. Kendisinin Anadolu ve Güneydoğu Anadolu Bölgesi'ndeki üniversiteleri gezerek öğrencilerle birebir görüştüğünü ve durum tespit çalışmasında bulunduğunu belirten Teziç, "Yeni üniversitelerimizin manzarası hiç de hoş değil.

Yarım kalmış binalar iskelet halinde duruyor. Ödenek ve kaynak olmaması nedeniyle öğrencilerin ilkel ve acıklı tablolarıyla karşılaştım. Görüştüğüm bütün öğrencilerin burs ve ısınma gibi sorunları dile getirmediler. Hepsi, laboratuar ve laboratuarlardaki araç gereç, kütüphane ve kitap olmadığını söylediler ve bu yönde talepte bulundular. Bu sorunlar dururken yeni üniversiteleri gündeme getirmek daha da büyük sorunları gündeme getirecektir" diye konuştu.

Teziç, hükümetin 15 yeni üniversite açılması projesinin mevcut büyük üniversitelerin bölünmesi şekliyle yapılacağına ilişkin açıklamalarına da değinerek büyük üniversitelerin bölünmesine ne siyasetin ne de YÖK'ün arzusuyla olabileceğini vurguladı. Teziç, büyük üniversitelerin bölünme arzusu olması halinde, ancak bu ayrışmanın üniversitelerin kendileri tarafından yapabileceğini söyledi. Hükümetin yeni üniversite açmak için büyük üniversiteleri bölmesiyle sorunları aşamayacağını kaydeden Teziç, bölünme yöntemiyle ancak yönetim sıkıntısının belli ölçüde halledilebileceğini, öğrencilerin ise aynı kalacağını ifade etti.

Teziç, bu konuda Hükümete sert çıkarak, "Üniversitelerin iç işlerine karışmak için başkaları el atmamalı. Bu konuda maceraya girmeye gerek yok. Biz çözümleri biliyoruz. Yeter ki gerekli ödenekler verilsin. Eğitim ve öğretimde tasarruf olmaz" diyerek bu yöndeki tartışmalara son noktayı koydu.

ÖSS TARTIŞMASI

Teziç, son günlerde basında ÖSS öncesinde değerlendirmeler yapıldığını, bu değerlendirmelerin öğrencileri tedirginliğe sevk ettiğini belirterek, artık ÖSS tartışmalarının gündemden çekilmesi gerektiğini bildirdi. YÖK'ü suçlayarak öğrencilere mesaj yollandığını belirten Teziç, söz konusu tartışmanın ortamının ve zamanın uygun olmadığını kaydetti. Teziç, ÖSS ile ilgili nelerin değişip değişmeyeceğine ilişkin çalışmaların ancak akademik çalışmalar yoluyla olabileceğini ifade ederek, "Birbirimizi suçlayarak olmaz. Kimse 'la yüsel' (sorumsuz) değil" dedi. Teziç, ÖSS ile ilgili konuşmasında, Türkiye'deki mevcut durum ve şartlar bazında ÖSS'den vazgeçmenin mümkün olmadığının altını çizerek şunları kaydetti:


"Hangi sınav sistemini getirirseniz getirin, ÖSS'den vazgeçmek mümkün değil. Sınavın içeriği tartışabilir."


Teziç, Türkiye'de bazı kurumlara karşı güvensizliğin giderek egemen olduğunu anımsatarak, bazı güvenli kurumlardan birisinin de ÖSS olduğunu kaydetti ve "ÖSS'de ve sınav sisteminde torpilden söz edilemez. Bu kurumlarımızı yozlaştıracak tartışmalardan uzak durulmalı" dedi. Anne ve babalara da seslenen Teziç, sınavlara 1 ay kala ortamı tartışmalarla gerilmemesi gerektiğini, sınav sistemiyle ilgili değişikliklerin önceden belirlenerek olabileceğini, velilerin bu yönde rahat olmalarını istedi. Teziç, bu konuda gazetecilerin sorularını yanıtladı. Bir gazetecinin, Teziç'in 1 yıl önce de ÖSS ile ilgili aynı açıklamalarda bulunduğunu, ancak aradan 1 yıl geçmesine rağmen sorunun çözülemediğini söylemesi üzerine Teziç, "Bu soruyu bugün değerlendirme kapsamına almayacağım. Bu tür sorunların çözümünde acele etmenin anlamı yok. 1 yıl önce hükümetle bu yönde görüşmelerimiz vardı. Sizlerde, kamuoyu da hükümetle görüşmelerimizin ne yönde sonuçlandığını biliyorsunuz" şeklinde cevap verdi.


Teziç, bir gazetecinin, Meclis Genel Kurulu'nda görüşülmesi beklenen ve TÜBİTAK'ın yapısını değiştiren kanun teklifiyle ilgili görüşlerini sorması üzerine, "Bu konudaki görüşlerimi daha önce açıklamıştım. Parasal konularda dikkat edilmesi gerektiğini, başkanın atanmasının hukuki zemine oturmadığını söylemiştim. İdari yargıda atamalar iptal edilmişti. Bunun en doğrusu yargı kararlarının uygulanmasıdır. Başka çözüm yoktur demiştim. Bu düzenleme ile iktidara TÜBİTAK üzerinde söz söyleme imkanı tanınmaktadır" dedi.

BUMİN-ARINÇ TARTIŞMASI


Teziç, Anayasa Mahkemesi Başkanı Mustafa Bumin'in türbana ilişkin açıklamaların ardından TBMM Başkanı Bülent Arınç'ın "Meclis'in Anayasa Mahkemesi'ni kapatma yetkisi vardır" karşılığı üzerine başlatılan tartışmalara yaptığı açıklamalarla YÖK olarak dahil oldu. Teziç, Anayasa'nın Egemenliğin kullanılması yönünde hükmü bulunduğunu belirterek, bu egemenliğin Anayasa'da öngörülen yetkili organlar aracılığı ile olacağını söyledi. Teziç, bu konudaki görüşlerini şöyle açıkladı: "Anayasamızda ne yasama, ne yürütme, ne de yargı organı 'la yüsel' (sorumsuz) değildir. Hepsinin yetki oranları bellidir. Yasama organlarının işlemleri de başvuru üzerine Anayasa Mahkemesince denetlenir. Bu hukuk devletinin gereğidir. Yasaların yargı organlarınca denetimi ABD'de 19. Yüzyılda görülen bir dava ile gündeme geldi ve bu dönemden itibaren yaygınlaşmıştır. Anayasa Mahkemesi'nin işlevi, Anayasa'nın sözünü söylemesidir. Bumin'in konuşmasının yazılı metni okunduğunda kendi görüşlerini dile getirmediğini, alınmış mahkeme kararlarını dile getirdi. Kişisel kanısını dile getirmedi, hukuki gerçeği söyledi. Onun için yasama organını yetkileri de Anayasa'nın çerçevesinde kullanılır."


Teziç, bugünkü seçim sisteminin Anayasa Mahkemesi'nin bir kararı sonucu oluştuğunu belirtirken, "O seçim sistemi ile sayın Meclis Başkanı ve bütün üyeler de bu sistemle seçildi. İtiraz etmedikleri bir mekanizmanın içerisinde faaliyetlerini gösteriyorlar. Başka bir seçim sistemi getirebilirdi ama Anayasa'ya uygun bir düzenleme yapılması koşuluyla" dedi. Yasama organının dilediği bir düzenlemeyi getirebileceğini ancak bunun Anayasa'ya uygun olması gerektiğini kaydeden Teziç, yasanın Anayasa'ya uygunluğunu 'Kamu yararı' açısından Anayasa Mahkemesi'nin denetleyeceğini söyledi. Teziç, Anayasa Mahkemesi'nin bulunduğu ülkelerde yasaların sadece yasama organın iradesi ile oluşmadığını belirtirken, "Bu hukuk devletinin zorunlu, kaçınılmaz sonucudur" açıklamasında bulundu.


Teziç, yargı organlarından hoşnut olmayan iktidarların zaman zaman bu alanlarla mücadele etmelerinin yeni bir süreç olmadığını bunun tarihte zengin örnekleri bulunduğunu belirterek, ABD Başkanı Rosvelt'in de yargı ile girdiği mücadele sonunda yargı organlarının kararlarını kabul ederek, kararlara uyduğunu ve boynunu büktüğünü ifade etti. Türkiye'de zaman zaman iktidarda olanların kendi önerdikleri yasaların iptalinde Anayasa Mahkemesi'ne hep yüklendiklerini hatırlatan Teziç, "Ana muhalefet olduklarında da kendi başvuruları üzerine ortaya çıkan kararlarda da onların savunuculuğunu yapmışlardır. Bu tartışmalar hep yapılır ama hukuk devleti duraksamadan yoluna devam edecektir. Başka bir çözüm yoktur" şeklinde konuştu.


Teziç, TBMM Başkanı Bülent Arınç'ın tarafsız bir makam olan TBMM Başkanlığı'nda bulunduğuna dikkat çekerek, Arınç'ın "tarafsızlık" gereği Meclis'te oy hakkının bile bulunmadığını kaydetti. Teziç, "TBMM'nin 550 milletvekilinin 549'unun oy verme hakkı vardır. Bir kişinin oy verme hakkı yoktur. Bu da Meclis Başkanı'dır, tarafsızlığını koruyabilmesi içindir. Onun için Anayasal kurumların uyumlu, dengeli çalışması için zaman zaman kendisine görev düşerse burada bir taraf olma gibi bir tutum için girmemesi gerekir, Anayasa gereği" dedi.


Teziç, Meclis Başkanı'nın Cumhurbaşkanlığına vekalet görevinin de "tarafsızlık" konumundan kaynaklandığını vurgulayarak, Arınç'ın Anayasa'nın 104. maddesi gereğinde organların uyumlu çalışma sorumluluğu ile hükümlü olduğunu sözlerine ekledi.


memurlar.net
rektörler
komitesi
yök'te
toplandı
Bu habere ilk yorumu siz yapabilirsiniz...
Yorum Yaz
0/300

Bu haberler de ilginizi çekebilir