Kuş gribinden bir ölüm daha

Sayın hocam şu hususu hukuki ve vicdani açıdan açıklamanızı arz ederim: "İlgilinin mahkûm olması veya olmaması ile disiplin cezası verilmiş veya verilmemiş olması hâlleri, ayrıca meslekî müeyyide uygulanmasını etkilemez."

Şimdi tabii çok önemli sorular gündeme geldi : 1. İddia edildiği gibi, bu Kurul geçmişe yönelik (yani zaten açılmış ve devam eden davalar için de) inceleme yapacak mıdır ? 2. “Meslekten men” hükmünü verebilmek için Yargı’nın vereceği kararı mı bekleyecek, yoksa KENDİ İNCELEMESİNİ KENDİSİ Mİ YAPACAK ? (Doğrusunu bilmiyorum, ama rivayete göre 2. şık uygulanacakmış) 3. İkinci durum söz konusu ise, Kurul bilirkişi seçme yetkisine sahip mi olacak ? 4. Kurul kendi incelemesi neticesinde doktoru suçlu buldu ve meslekten geçici veya kalıcı olarak attı, diyelim. Ama malpraktis davaları yıllarca sürebiliyor. Ya Kurul’ca men edilen DOKTOR SONRADAN BERAAT EDİVERİRSE ??!! Çoğu dava zaten muazzam haksız gerekçelerle açılıyor ve avukatların bütün çabalarına rağmen çok sayıda hekim de beraat ediyor. Böyle bir durumun, mağdur olan her hekim için Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nde Türkiye Cumhuriyeti’ni milyonlarca Euro maddi-manevi tazminata mahkum ettireceği ortadayken, bunu engellemek için bir önlem düşünülüyor mu ? Bu vesileyle, genç kardeşlerime uyarılarımı yineliyorum. Aleyhinize açılacak tek bir dava; - hapis - astronomik para kaybı (maddi-manevi tazminatlar, avukatlık ücretleri, mahkeme ücretleri, vb...; yakında daha da ayrıntılı yazacağım, sigortaya sakın güvenmeyin) - yıllarca mahkemelerde perişan olma - basın tarafından saldırıya uğrama - ruhen darmadağın olma; ailenizin de perişan olması - hastalardan korkmaya başlama - özel sektörde iş bulamama (çoğu özel hastane, dava yiyip yemediğinizi soruyor) - AKP’nin yeni kurduğu bu Kurul tarafından meslekten atılma - .... gibi bir yığın bela açacaktır başınıza. Sonunda beraat etseniz bile, DAĞILIRSINIZ. Şunları da unutmayın: 1. Hakkınızda dava açılması için mutlaka kusurlu olmanız şart değildir. Bu ülkede, Batı’da olduğu gibi malpraktis davası açılmadan önce yapılan bir ön-inceleme yoktur. Bir aç gözlünün veya ruh hastasının Savcılık’a gidip sizi şikayet etmesi kafidir. 2. Hatta, suçlu bulunmanız için bile kusurlu olmanız şart değildir. Yapılacak inceleme mutlaka lehinize sonuçlanmayabilir. Binlerce dava dosyası var. Sunduğunuz savunma ve bilimsel deliller hiç okunmayabilir bile. 3. Hakimler tarafsızdır, ama savcılar ve avukatlar sizi hiç sevmemektedir. 4. Özellikle işsiz ve taşra mezunu avukatlardan çok ama çok korkun. Kurtuluşları siz olabilirsiniz. 5. Halka astronomik tazminat müjdeleri verildikten sonra, son 6 sene içerisinde açılan dava sayısı 22 kat artmıştır. 6. Davayı kazansanız bile, size çamur atanlara en küçük bir yaptırım olmayacaktır. Yaptıkları aynen yanlarına kalacaktır. Bu yüzden, lütfen; 1. En risksiz branşları seçin. Cerrahiden uzak durun. 2. Riskli hastalara gerekli ilk müdahale dışında el sürmeyin. Daha iyi imkanları olan bir yere sevkedin. Gereksiz kahramanlığın çok acı sonuçları olabilir. 3. Hekimlikten çok daha iyi işler olabileceğini de aklınıza getirin.

Arkadaşlar, dikkat edin: Sadece mahkemede değil, ayrıyeten bu Kurul’da da yargılanacaksınız, ona göre. Onlara da hesap verecek, Kurul’dan da ayrı cezalar alabileceksiniz. Bu arada özür dilerim, tekrar okuyunca farkettim: Sorularımdan birinin cevabı yazıda zaten varmış. ATMA KARARI İÇİN MAHKEME SONUCU KESİNLİKLE BEKLENMİYOR. Kurula şikayet edilen hekim, sonradan mahkemede beraat edecek olsa dahi meslekten atılabilecek. Herkese hayırlı olsun. Sayın Hakan Hakeri “büyük bir gelişme saydığı” bu kurulun dünyada başka hangi ülkelerde olduğunu yazabilir mi acaba ?

"b) Hasta hakları uygulamalarına veya etik ilkelere aykırı davranışı sebebiyle ikiden fazla yazılı ikaz edilen ..." bu ikazı hasta hakları kurulu mu verecek? Bu kurulun (hasta hakları kurulu) kararları ne kadar yargı denetimine açık,kuru üyeleri kimler,siyasi baskıya ne kadar açıklar? büyük sorunlar kapıda bence

Aşağıda sorduğum soruların hiçbirine cevap alamadım ..