MEDİMAGAZİN - “23. Prof.Dr.Lütfü Tat Sempozyumu” nda Polikistik Over Sendromu(PKOS)’nun endokrinoloji branşı açısından yorumlanması ile ilgili “Hirsütizm ve PKOS” başlıklı bir sunum yapan Hacettepe Üniversitesi Endokrinoloji Anabilim Dalı’ndan Prof.Dr.Okan Bülent Yıldız Medimagazin’e yaptığı açıklamada,
“Tıbbın her alanında birçok hastalık birden fazla uzmanlığın takibini gerektiriyor. Bunlardan bir tanesi de kadınlarda erkek tipi hormonların fazlalığıyla ilerleyen hastalıklar. Bu grup için de bizim klinikte en sık gördüğümüz de PKOS. “ ifadelerini kullandı.
Dermatoloji kliniklerine başvuran PKOS’lu hastalarda en sık görülen şikayetin kozmetik yakınmalar, vücutta istenmeyen tüylenme artışı, ciltte sivilcelenme ve saç dökülmesi şeklinde olduğu bilgisini veren Yıldız, “Bu sendrom çocukluktan menopoz sonrasına kadar uzayan bir süreç ve hastalar çok sayıda dalına farklı yakınmalarla geliyor. Bu anlamda, yalnızca dermatoloji ve endokrinoloji değil, işin içinde pediatri ve kadın hastalıkları ve doğum uzmanlıkları da yer alıyor.” dedi.
PKOS’ta multidisipliner tedavi önem taşıyor!
PKOS’un ergenliğe erken girme gibi pediatrik problemler, kadınlarda adet düzensizliği ve çocuk sahibi olmada güçlük ile infertilite gibi sorunlara yol açabileceğine dikkat çeken Yıldız,
“Sonuçta her branş sendromun farklı bir yönüne bakıyor ama uzmanlık alanlarının birbiriyle konuşuyor ve ortak plan yapıyor olması sendromun tam anlamıyla bütün problemlerine yönelik yönetilmesinde çok önem taşıyor.” şeklinde konuştu.
İstenmeyen tüylenme en sık görülen problem
Türkiye’de PKOS’lu kadınlarda en sık görülen dermatolojik problemin istenmeyen tüylenmeler olduğu bilgisini veren Yıldız, şunları kaydetti:
“Bu şikayet ırklar arasında değişiklik göstermekle beraber, Türkiye’de ve Doğu Akdeniz bölgesinde bizi en fazla rahatsız eden durum. Bu noktada dermatoloji uzmanlarının üzerinde çalışması gereken, bizler için de kafa karıştırıcı olan ise bu tüylenme artışının çok ciddi bir androjen fazlalığı hastalığına işaret edip etmediği. Bazen de hormonlarla hiç ilişkisi olmayan, vücudun doğal yapısında belli bölgelerde artış olabiliyor. Tedaviyi planlamadan önce bu hastalarda ya da genç kadınlarda altta yatan gerçekte bir hormonal bozukluk var mı, yoksa vücudun belli yerlerinde Doğu Akdeniz ırkında görülen bir miktar tüylenme artışı mı var? Bu ayrımı yapabilmek çok önemli ve burada dermatologlara çok kritik bir rol düşüyor.”