Medimagazin logo

İdlib'de çalışan Doktor Tamer: İnsanlarımızın acısını tarif etmek için bir kelime yok

İdlib'de faaliyet gösteren Kuzey Özgür Doktorlar Sendikası Başkanı Doktor Valid Tamer, bölgedeki insani kriz için "İnsanlarımızın acısını tarif etmek için bir kelime yok. 3,5 milyondan fazla insan vahim bir sonla karşı karşıya." dedi.
İdlib'de çalışan Doktor Tamer: İnsanlarımızın acısını tarif etmek için bir kelime yok
Abone Ol:
Medimagazin google abone ol

Washington merkezli Türk Miras Vakfı'nın "İdlib'de Ne Oluyor" başlığıyla düzenlediği telekonferansa Tamer'in yanı sıra Bursa Uludağ Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Bölümü öğretim üyesi Prof. Dr. Ferhat Pirinççi, Suriye'deki Sivil Savunma (Beyaz Baretliler) Yönetim Kurulu Üyesi Ammar Selmo ve Suriyeli muhalif liderlerden Hasan Hito katıldı. 

Telekonferansa İdlib'den katılan Tamer, bölgede her gün acı çeken ve yaşamını kaybeden insanlara görgü tanıklığı yaptıklarını anlatarak, "İnsanlarımızın acısını tarif etmek için bir kelime yok. 3,5 milyondan fazla insan vahim bir sonla karşı karşıya." ifadesini kullandı.

İdlib'deki birçok insanın şu anda iki seçenek ile karşı karşıya kaldığına işaret eden Tamer, "Buradaki ilk seçenek Esed rejimi ya da destekçileri İran ve Rusya'nın bombardımanında bir roketin isabet etmesi ile ölmek. İkincisi ise en kötü şartlarda yavaş yavaş can vermek." diye konuştu.

Tamer, İdlib'de hiçbir altyapının olmadığını, bunun da halihazırdaki insani krizi daha da kötüleştireceğini kaydetti.

İnsanların çaresizliğini duygusal ifadelerle anlatan Tamer, "Türk hükümetinin Suriye'nin kuzeybatısındaki insanlarımızı ve ailelerimizi korumak için sarf ettiği tüm çabaları destekliyorum." dedi.

"İdlib'e ulaşan insani yardım, ihtiyaçları karşılayamıyor"

Hito da Suriye'deki iç savaşın başladığı günden bu yana nüfusun neredeyse yarısının yerinden edildiğini, bu kişilerin bazılarının ülke içinde kaldığını, bazılarının ise başta Türkiye olmak üzere birçok ülkeye göç ettiğini vurguladı.

İdlib'deki insani krizin boyutunun her geçen gün arttığının altını çizen Hito, "Esed rejimi ve Rusya'nın bombardımanları durdurulmazsa, İdlib'deki insani felaket uluslararası toplumun yönetebileceği boyutları aşacak." uyarısında bulundu.

Hito, İdlib'in 2011'den bu yana Humus, Hama, Şam gibi bölgelerden kaçarak gelen kişilere de ev sahipliği yaptığını anımsatarak, sadece son 2 ayda neredeyse 800 bin kişinin yerinden edildiğini, birçok kişinin ise bombardımanlarda can verdiğini belirtti.

İdlib'deki insani yardım ihtiyacının da büyük oranda arttığını kaydeden Hito, "İdlib'e ulaşan insani yardım, ihtiyaçları karşılayamıyor. Uluslararası toplumdan, bu durum kontrol edilemez boyutlara ulaşmadan önce İdlib'deki insani krize dikkat kesilmesini rica ediyoruz." çağrısında bulundu.

Pirinççi ise Türkiye'nin İdlib'de elinden geldiğini yaptığını ancak bu esnada da birçok zorlukla karşı karşıya kaldığını vurguladı.

İdlib'de Türk askerine yapılan saldırıya değinen Pirinççi, "Bu saldırının Türkiye'nin kararlılığına yönelik bir test olduğunu düşünüyorum." yorumunda bulundu.

İdlib'deki gelişmelerin Türkiye ve Rusya'nın İdlib konusundaki çalışmalarını da etkilediğini kaydeden Pirinççi, "Türkiye’nin İdlib'deki ana hedefinin Astana ve Soçi sınırlarını korumak olduğunu görüyoruz ancak bu gün geçtikçe daha da zorlaşıyor." ifadesini kullandı.

"İdlib'deki durum insani kriz boyutunu aşıp insani felaket haline geldi"

Pirinççi, "İdlib'deki durum insani kriz boyutunu aşıp, insani felaket haline geldi." diye konuştu.

Ammar da Esed rejimi ve Rusya'nın İdlib'deki bombardımanlarında okul, hastane gibi sivil yapıların hiçbir ayrım gözetmeksizin hedef alındığını, bu nedenle de İdlib'deki insani krizin ilerlediğini anlattı.

İdlib'deki nüfusun geleceklerinden endişe duyduğunu vurgulayan Ammar, birçok kişinin Türkiye sınırına yığıldığını, bazılarının ise umutsuzca ölümü beklediğini kaydetti.

idlib
Yorum (1)
Hasan Akdemir
Ottawa sözleşmesiyle güneydoğumuzda olan İsviçre, Avusturya, kuzeybatımızda olan Polonya ve Hollanda sınırlarındaki mayınları temizledik. Şimdi artık dostane ve yardımsever bir şekilde bir birimize gidip geliriz derken ani bir küsmeyle buralara koca koca duvarlar ördük. Yine de bu komşularımız, komşuluk gereği sülalece bizi ziyaret etme gereğini duydu, biz de onları iade-i ziyaret yapalım dedik ama süreyi uzatıp bir de yatıya kalmaya kalkışınca mahallenin delikanlıları bizi taşlayıp kafamızı yarmaya başladı. Ya adamların mahallesinde kafana taş yiyip onlara da arada bir taş atacaksın , ya da sayın Perinçek'in dediğine geleceksin. Adamcağız 16 yıl önce FETÖ için uyardı aldırış etmediler, sınır komşularımızla, BOP ile ilgili uyardı aldırış edilmedi. Bol şehitli günler diyen teröristleri güldürmekten ne zaman vazgeçeceğiz ?
3
Cevapla
Yorum Yaz
0/300

Bu haberler de ilginizi çekebilir