Bu sene Portekiz’in Lizbon kentinde düzenlenecek olan “19. Avrupa Endokrinoloji Kongresi”, 20-23 Mayıs 2017 tarihleri arasında, Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi Endokrinoloji Bilim Dalından Prof. Dr. Okan Bülent Yıldız’ın başkanlığında gerçekleştirilecek.
Kongre Bilimsel Kurul Başkanlığına seçilen ilk Türk bilim insanı olan Yıldız, Medimagazin’e Kongre ile ilgili açıklamalar yaptı.
Bugüne kadarki en kalabalık kongre olacak
Avrupa Endokrinoloji Derneği çatısı altında 48 ulusal endokrinoloji derneği ve 11 Avrupa alt uzmanlık derneğinin katılacağı kongrede katılımcı sayısının 3 bin 200 olacağını ifade eden Yıldız, bunun, bugüne kadar yaptıkları kongreler içinde ulaşılan en yüksek sayı olduğu bilgisini verdi.
“Dünya genelinde 80’den fazla ülkeden katılım var”
Yıldız, “Kongreye Avrupa’nın bütün ülkelerinin yanı sıra dünyanın her tarafından 80’in üzerinde ülkeden katılım var. Kongrede bildiri sayımız 2 bine ulaştı. Türkiye’den de yaklaşık 200 delegenin katılacağını öngörüyoruz. Katılımcı ve bildiri sayısı açısından Türkiye, ev sahibi Portekiz ile birinciliği paylaşıyor.” dedi.
İlk kez çevre, toplum ve yönetim ilişkileri de ele alınacak
Avrupa Endokrinoloji Kongresi’nde konuların yaklaşık dörtte birinin “Diyabet Obezite Metabolizma” alanında oluşacağı bilgisini veren Prof. Dr. Yıldız, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Bunun dışında adrenal, tiroid, hipofiz, kalsiyum ve kemik, kadın ve erkek üreme endokrinolojisi dâhil tüm alanlar programda yer alıyor. Bu yıl ilk kez tanımladığımız yeni bir alanda ise; çevre, toplum ve yönetim ilişkilerini içeren oturumlar olacak. Bu kongre kapsamında Avrupa’da bilim insanları ile politika yapıcı kişi ve kurumları bir araya getirmeyi ve hormon hastalıklarının önlenmesi ve tedavisi için işbirliğini teşvik etmeyi planlıyoruz.”
“Akademik camia problemleri kanun koyuculara iletmeli”
Sağlık otoritelerinin desteğinin alınması için “veriye dayalı karar alma işlemi” uygulamasının olması gerektiğine dikkat çeken Yıldız, “Akademik camia olarak kendi alanınızdaki önemli problemleri ortaya koyup bunların yönetimi ile ilgili yol haritası belirlemediğinizde sağlık otoriteleri sorunları çözemez. Bizim bilgi üretimimiz ve aktarımımızın desteği ile kanun koyucu ve yürütücüler veriye dayalı karar alma işlemlerini uygulayabilir. Aksi takdirde yönetici perspektifinden her isteneni karşılamak mümkün olmayabiliyor.” ifadelerini kullandı.
“Türkiye’deki sağlık yatırımları çoğu Avrupa ülkesinden daha iyi”
Avrupa’da, ülkeler aynı coğrafyada yer almasına rağmen; farklı kültür, eğitim düzeyi, sağlık problemleri, insan ve finansal kaynaklar gibi nedenlerden dolayı ortak paydada bir araya gelmenin zorlukları olduğunu ifade eden Prof. Dr. Yıldız,
“Bir öneride bulunduğunuzda bunun herkes tarafından kabul edilmesi mümkün olmayabiliyor. Türkiye’deki sağlık yatırımları ve kaynaklarına baktığınızda pek çok Avrupa ülkesinden daha iyi konumdayız.
“Ancak, veri üretiminde eksiklerimiz var”
Bizim en önemli eksiklerimizden biri ise sürekliliği olan bir veri üretim sistemimizin olmaması. Ülkemizde çok sayıda çalışma yapılıyor, ancak bu çalışmalar anlık fotoğraf çeken kesitsel veriler sağlıyor. Bizim için asıl gerekli olan ise Türkiye’nin, örneğin; son 10 yılda A ya da B hastalığında nereden nereye geldiğini takip edebildiğimiz, 10 yıl sonrasına projeksiyon yapmamıza imkân sağlayan sağlıklı ve güvenilir bir veri üretim sistemi. Bunu mutlaka geliştirmemiz gerekiyor. Aksi takdirde veriye dayalı kararlar yerine el yordamıyla ilerlenmeye çalışılıyor.” dedi.
“Avrupa’daki veri ağı ortak akıl geliştirme amacıyla kullanılıyor”
Avrupa’da endokrinolojik hastalıklar konusunda ayrılmış fonların olduğu bilgisini veren Prof. Dr. Yıldız, “Bu veri ağı, değişik akademisyenlerin değişik ülke kliniklerinin tecrübeleri bir araya getirilip birbirinden öğrenme ve ortak akıl geliştirme amacıyla kullanılıyor. Bunun yanında, toplum sağlığıyla ilgili birçok konuda Avrupa Birliği (AB)’nin özellikle ‘Horizon 2020’ programı fonları uzun soluklu ve takipli projelerin yapılmasına olanak sağlıyor.
Endokrin hastalıklar dâhil birçok hastalık açısından risk altındaki bireyleri çocukluk ve gençlik yıllarından itibaren ileri yaşlara kadar takip etmeye olanak sağlayan çalışmalar ve bu çalışmaların verilerini belirli aralıklarla AB yetkili organlarına rapor eden bir sistem var. Bu süreklilik arz eden veri üretimi veriye dayalı karar alma mekanizmalarının temelini oluşturuyor.” şeklinde konuştu.
“Avrupa’da tüm verileri bir araya getirmek zor”
Avrupa’dan toplanan tüm sağlık verilerinin bir araya getirilmesinin ise zorluklarının olduğunu ifade eden Prof. Dr. Yıldız, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Avrupa’da o kadar çok veri üretiliyor ki bunların hepsini değerlendirip sentez ederek tüm Avrupa için en iyi sonucu elde etmek ve planlama yapmak AB’nin sağlıkla ilgili kuruluşları için zorlayıcı bir duruma geldi. Türkiye’de ise aksiyon alma açısından otoritenin oldukça hızlı olduğunu görüyorsunuz ama ülkemizde de uzun dönem plan yapmayı destekleyecek sürekli sağlık verisi üretimi konusunda ciddi eksikliklerimiz var.”
