Medimagazin logo

Türk Böbrek Vakfı Başkanı şeker kullanımına dikkat çekti: 'Hafife alınacak konu değil'

Türk Böbrek Vakfı (TBV) Başkanı Timur Erk, gıda endüstrisinin, ürünlerinin içindeki nişasta bazlı şeker içeren muhteviyatı azaltmasının gelecek nesillerin sağlığını etkileyeceğini, 10 sene sonra daha sağlıklı nesiller olacağını belirterek, "Yüzde 2 civarında genç, çocuk obezite artışı olan sağlıklı bir nesle ulaşırız. Eğer bu şekilde devam ederse, gıda üreticileri 'Nişasta bazlı şeker dahil, şeker tüketimini azaltmaya gerek yok.' diye kampanyalar yaparsa, çocuk obezitesinde yüzde 7-8 civarında olan artış devam eder ve bizim sağlıklı nesillere ulaşmamız zorlaşır. Buna bağlı bütün hastalıklar, böbrek, kalp sağlığı, diyabet gibi konuyla ilintili hastalıkların sayısı artar, sağlığa harcanan para daha da artar." dedi.
Kaynak: AA
Türk Böbrek Vakfı Başkanı şeker kullanımına dikkat çekti: 'Hafife alınacak konu değil'
Abone Ol:
Medimagazin google abone ol

Erk, AA muhabirinin Dünya Diyabet Günü'ne ilişkin sorularını yanıtlarken, Türkiye'de 3 milyon obez içinde 1,8 milyon çocuk bulunduğuna işaret ederek, aşırı şeker tüketiminin kılcal damarları tahrip ettiğini, bunun da kılcal damarların beslediği her organı tetiklediğini, karaciğer yağlanmasına, obeziteye yol açtığını, böbrek ve kalp sağlığını bozduğunu anlattı.

Timur Erk, 20 Ocak 2017'de yayımlanan ve 2020'nin başında yürürlüğe girecek Türk Gıda Kodeksi'nde değişiklik yönetmeliğine göre, etiketlere görünebilecek şekilde kırmızı, sarı ve yeşil noktalar konulacağına değinerek, şu bilgileri verdi: 

"Yiyeceğin veya içeceğin her 100 gramındaki tuz ve şeker içeriğinin miktarı vurgulanıyor. Buna göre, her 100 gramında 1,5 gramdan daha fazla tuz ile 22,5 gramdan daha fazla şeker bulunan gıdalar kırmızı renkle belirtiliyor. Kırmızı uyarı, söz konusu ürünün tüketilmemesi veya oldukça sınırlı tüketilmesi gerektiğine işaret ediyor. Paketlenmiş, işlenmiş, aşırı şeker ihtiva eden bütün gıdaların ambalajına kırmızı nokta konulacak. Bizim insanımız yazıları okumaz, ama renkleri görür. Dolayısıyla duyarlılık artacak. Kendi ürününe kırmızı nokta konulmasını ve satış ihtimalinin azalmasını istemiyorsa gıda endüstrisi de gereğini yapacak."

TBV'nin şeker konusunda duyarlılığı artırmak ve halkı bilinçlendirmek konusunda çalışma yürüttüğüne değinen Erk, şunları söyledi:

"Eğer başarılı olursak, kuvvetli olan, tröst haline gelmiş gıda endüstrisi bu konuda biraz fedakarlık yapıp, ürünlerindeki şeker miktarını azaltacak. Bu ürünlerin raf ömrünü de azalmış olacak tabii onlar için en büyük sıkıntı orada. Gıda endüstrisi, ürünlerinin içindeki nişasta bazlı şeker içeren muhteviyatı azaltırsa, gelecek nesillerin sağlığını etkiler, 10 sene sonra daha sağlıklı nesiller olur. Yüzde 8 değil de yüzde 2 civarında genç, çocuk obezite artışı olan sağlıklı bir nesle ulaşmış oluruz. Eğer bu şekilde devam ederse, gıda üreticileri 'Nişasta bazlı şeker dahil, şeker tüketimini azaltmaya gerek yok.' diye kampanyalar yaparsa, çocuk obezitesinde yüzde 7-8 civarında olan artış devam eder ve bizim sağlıklı nesillere ulaşmamız zorlaşır. Buna bağlı bütün hastalıklar, böbrek, kalp sağlığı, diyabet gibi konuyla ilintili hastalıkların sayısı artar, sağlığa harcanan para daha da artar. Geleceğimiz aşırı tuz ve aşırı şeker tüketiminden uzaklaşmak, dengeli beslenmektir. Tüketici bilinçlenmeli, gıda endüstrisi de gelecek baskı ve denetimler üzerine işlenmiş, ambalajlanmış gıdalardaki raf ömrünü kısaltmalıdır. Bu aşırı şeker ve aşırı tuz miktarını azaltmaktan geçer. Bunu ekmekte başardık, niye bunlarda başaramayalım?"

"Hafife alınacak bir konu değil"

TBV Başkanı Erk, özellikle nişasta bazlı şeker üreten ve kullanan gıda firmalarının fedakarlık yapmak istemediğini dile getirerek, "Raf ömrünü hala uzatmaya devam etmek istiyorlar. Burada kamu sağlığı, çocuklarımızın sağlığı mı önemli yoksa daha fazla para kazanmak mı? Bu, hafife alınacak bir konu kesinlikle değil." dedi.  

Ambalajlara uygulanacak Trafik Işıkları Modeli'nin 9-10-11 yaş grubu çocuklara yönelik bilinçlendirmede önem taşıdığının altını çizen Erk, çocukların öğrendiklerini anne, baba ve yakın çevrelerine aktardığını anlattı.

Erk, yönetmeliğin 2020'nin başında yürürlüğe gireceğini hatırlatarak, uygulamanın gelişmiş ülkelerde yaygın olduğunu söyledi.

türk böbrek vakfı
timur erk
şeker tüketimi
Yorum (1)
Elif
Merhaba. Klinik eczacılık öğrencisiyim. Bir derste dinlediğim, şekerin burda bahsedilmeyen bir etkisine değinmek istedim. Şeker, hücrede enerji için gerekli ve vücuda alındığında etki göstermesi için hücre içine geçmesi gerekiyor. Bunu tek başına yapamıyor ve insülin aracılığıyla oluyor. Fakat insülin doğal şekeri hücre içine kolayca alırken, bizim kullandığımız yapay şekerleri (beyaz şeker gibi) hücre içine alamıyor. Zamanla hücre dışında biriken bu şekerin etrafı başka maddelerce sarılıyor. Ve sonra damarda tıkanma meydana geliyor. İşin daha kötü tarafı, damarı tıkayan bu parçalar zamanla koparak "pıhtı atma" denilen olaya neden oluyor ve bu da felce hatta ölüme bile neden olabiliyor. Sadece "şeker" diyoruz ama işin sonu böyle. Şekerin çok kullanılmasının bir nedeni "psikolojik". Çocukluğumuzda alışmamız TV lerde sıkça görmemiz, birçok reklamda sevgi ile tatlı yemenin özdeşleştirilmesi (örn dondurma ve aşk) gibi nedenler. Burdan RTÜK ü ve ilgili kurumları biraz daha sağduyulu reklam yapmaya davet ediyorm. Bunu ya Sağlık Bak denetlemeli, ya da sağlık sorunları artarak büyüyecek. Aynı sorun malesef cipsler için de geçerli. MSG maddesi kötü tadı maskeliyor ve mesela bozuk patates yiyorsnz ama tadı güzel geliyor size gibi. Ayrıca MSG, nedeni belirli olmayan hastalıklara neden olup, paketli gıdaların birçoğunda bulunabiliyor. Bunun gibi birçok katkı maddesi var. Bu konularda halkın bilinçlenmesinde sağlıkçılar da katkı sağlayabilir diye düşünüyorum. Başkasını mutlu etmek bize de iyi gelecektir. Zahmet edip okudgnz için teşekkürler. İyi çalışmalar dilerim
1
Cevapla
Yorum Yaz
0/300

Bu haberler de ilginizi çekebilir