Bir süredir bir havayolu şirketinde hekim olarak çalışıyorum. Sadece işyeri hekimliği yapmadığım, havacılık sektörü alanında pek çok konuda bilgi ve deneyim kazandığım bir dönem. Bu nedenle dahil olmam istenen bir konu ile ilgili paylaşımda bulunmayı istiyorum.
'Uçakta Doktor Var mı Anonsu'na cevap vermemek nasıl bir hukuki yaptırım doğurur?
Uçaklarda görevli kabin memurları ilk göreve başlayacaklarında ilk yardım eğitimi alırlar ve uçakta olabilecek tüm ilk yardım olasılıkları için sürekli uygulamalı eğitimlerle bu tip bir duruma hazırlıklı olmaları sağlanır. Bu eğitimleri her yıl sürekli yenilenmektedir. Uçak içinde ilk yardım kapsamını aşan bir durum olduğunda hekim anonsu yapılması gerekip gerekmediğine kokpit ekibi ile birlikte karar vererek, gerektiğinde hekim ya da yoksa diğer sağlık personellerinden yardım talep edebilmektedirler. Bu durumda yolcunun da bilinci yerinde ise onayı alınarak hekim tıbbi yardım yapmakta, uçak içi müdahale yeterli olmaz ise acil iniş kararı da verebilmektedir. Bu sırada yolcu kabin ve kokpit personeli ve hekim ya da sağlık personeli bu amaçla hazırlanan bir forma (MIR-Medical Incident Report) bilgileri girmekte ve imzalamaktadırlar.
Kabin memurlarımızdan gelip bana yöneltilen ve hayretle karşıladığım bir bilgi ile “Uçakta yaşanan tıbbi müdahale gerektiren durumlarda bazen hekim meslektaşlarımızın müdahale etmedikleri ya da ettikleri ancak MIR formuna isimlerini yazmaktan çekindikleri ve yeni yapılan yasal değişikliği gerekçe gösterdikleri” belirtilmiştir. Yani kısacası bazı durumlarda uçakta acil tıbbi yardıma gereksinim duyan bir kişi var, hekim var ve hekim “benim müdahale etmem yasaklandı ya da edersem de cezai duruma düşmemek için imzamı atmam” demektedir. Bu durumda ilk yardım kapsamı dahilinde bilgisi olan personel hasta ile başbaşa kalıp kendileri sorunu çözmeye çalışmaktadırlar.
Kabin Departmanından gelen bu bilgi talebi üzerine durumun güncel halini araştırdım. İnsan ilk duyduğunda şaşırıyor ancak interneti taradığımda benzer tartışmaların yapılıyor, çeşitli fikirlerin öne sürülüyor olduğunu gördüm. Bu bilgileri kabin memurları ile de paylaştım ve meslektaşlarımla da paylaşmak istedim.
Çoğumuzun bildiği gibi bahsedilen değişiklik mevcut kanuna ek madde eklenerek yapılmıştır ve şöyledir:
18 Ocak 2014 CUMARTESİ tarihinde yayınlanan ve “Sağlık Bakanlığı ve Bağlı Kuruluşların Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararname ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun” isimli kanunda; “EK MADDE 11 – Sağlık hizmeti sunumu ile ilgili tüm iş ve işlemler Sağlık Bakanlığınca denetlenir.
Olağanüstü durumlardamesleğini icraya yetkili kişilerce acil sağlık hizmeti ulaşana ve sağlık hizmeti devamlılık arz edene kadar verilecek olan sağlık hizmeti hariç,ruhsatsız olarak sağlık hizmeti sunan veya yetkisiz kişilerce sağlık hizmeti verdirenler, bir yıldan üç yıla kadar hapis ve yirmi bin güne kadar adli para cezası ile cezalandırılır. Özel izne tabi hizmet birimlerini Sağlık Bakanlığından izin almaksızın açan veya buralarda verilecek hizmetleri sunan sağlık kurum ve kuruluşları, bir önceki aya ait brüt hizmet gelirinin yarısına kadar idari para cezası ile cezalandırılır. (1) denilmektedir.
Bazı hekim meslektaşlarımızın Gezi Olayları sonrası getirilen yasal değişikliğin uçaktaki acil tıbbi müdahaleler için de geçerli olduğunu düşündükleri görülmektedir. Bazı hekimler için bu getirilen ek madde ile ilgili mahkeme açılmış ve sürüyor olması konuyu kamunun gündemine taşımış, yorumlara yol açmış görünüyor.
Bu yazıda sadece uçaktaki acil tıbbi durumlara dair görüş belirtmeyi ve meslektaşlarımda var olan bir algı hatasını giderebilmeyi ve konuda daha uzman kişilerin de katkılarını alabilmeyi umuyorum. Yoksa havayolu yolculuğunun giderek daha çok kişiyi kapsar hale geldiği bir zamanda bu durumun herkesçe çok üzücü sonuçları olacağı kanaatindeyim. Ayrıca meslektaşlarımın uçak içi süreçlerle ilgili yeterli bilgisi olmadığını, kendilerini güvencesiz ve baskı altında hissettiklerini düşünerek; uçak içi süreçleri de paylaşmayı istiyorum.
THY Sağlık Müdürlüğü meslektaşlarımızın verdiği istatistiklere göre 2013 yılında bir yıl içinde toplam yaklaşık 49 milyon yolcu taşınmıştır. 11.654 sağlık olayı kayıt altına alınmıştır. Yolcu sayısına göre Uçak içi acil Medikal durum (UMA) sıklığı 1/4204’dir.71 acil iniş yapılmıştır. UMA’lara oranı %0,61.Altı yolcu vefat etmiştir. Ölüm sebepleri Kardiak Arrest’tir. Tüm UMA’lara oranı ise %0,05tir. Veriler 2013 yılı içindeki tüm uçak içi sağlık olaylarını yansıtmaktadır. (1. Ulusal Havacılık Tıbbı Kongresi, Nisan 2013)
Yasal açıdan uçak hangi ülkenin bayrağını taşıyorsa, uçak içinde o ülkenin kanunları geçerlidir. Ülkemiz havayolları uçaklarında Türkiye Cumhuriyeti kanunları, United Airlines uçaklarında ABD kanunları, Lufthansa uçaklarında Almanya kanunları geçerlidir. Türkiye, Almanya, Fransa, Avustralya ve birçok Asya -Ortadoğu ülkesinde acil durumlarda doktorların yardımcı olmaları yasal bir zorunlulukken, ABD, İngiltere ve Kanada gibi ülkelerde yürürlükteki kanunlar, önceden doktor-hasta ilişkisi yoksa doktorun yardımcı olmasını zorunlu kılmamaktadır.
Tartışmaya yer olmayacak şekilde uçaktaki tıbbi müdahale gereksinimi; ilgili ek maddede bahsedilen olağanüstü durumlarda verilecek sağlık hizmeti kapsamında değerlendirilmelidir.
“Olağanüstü durumlardamesleğini icraya yetkili kişilerce acil sağlık hizmeti ulaşana ve sağlık hizmeti devamlılık arz edene kadar verilecek olan sağlık hizmeti hariç”
Ülkemizde Tıbbi Deontoloji Tüzüğü 2, 3. ve 18. Maddeleri hekime acil durumlarda (uçaktaki durumda böyledir) tıbbi müdahale ile ilgili mesleki sorumluluk getirmektedir. (2)
Yine Anayasanın 83. Cü Maddesi kasten öldürme suçunun ihmali davranışla işlenmesini düzenlemiştir. İhmal kişiye belli bir icrai davranışta bulunma yükümlülüğünün yüklendiği hallerde bu yükümlülüğe uygun davranılmamasıdır.(3)
Ayrıca hekimlik sadece ulusal yasalarımızdaki düzenlemelerle sınırlı bir meslek olmayıp uluslararası belgelerle mesleki etik ilke ve kuralları standartlar ile düzenlenmiş bir meslektir. Ülkemizdeki hekimlerin meslek örgütü olan Türk Tabipleri Birliği acil durumda müdahale etme sorumluluğunu vermekte ve denetlemektedir. Dünya Tabipler Birliği Uluslararası Tıbbi Etik Kuralları, hekimleri ahlaki açıdan bir insanlık görevi olarak acil tıbbi bakım vermekle yükümlü kılmaktadır.(4)
Hükümetlerimiz imza koyduğu uluslarası sözleşme ve belgelere dair iç hukukta yapılması gereken düzenlemeler tamamlayıncaya kadar uluslararası sözleşme hükümleri geçerlidir” kararı almıştır. Henüz ya da sonradan imza konulmuş bu belgelerin de bağlayıcı niteliği vardır. (Anayasa Madde. 90) (5) Biyotıp Sözleşmesi böyle bir sözleşmedir ve bu sözleşmede “Acil bir durum nedeniyle uygun muvafakat alınamadığında, ilgili kişinin sağlığı için gerekli olan herhangi bir tıbbi müdahale derhal yapılabilir demektedir”. (6)
Bu gibi hukuki ve tıbbi etik ve ahlaki nedenler ile:
· Uçakta yapılan müdahaleler hekim için zorunluluk kapsamındadır. Hekim müdahaleden kaçınamaz.
· ACİL koşullarda hekimin hastayı reddetme hakkı yoktur.Acil olmayan durumlarda hekimin hastayı reddetme hakkı vardır. Önce zarar vermeme ilkesigereği bu hakkı saklıdır. Eğer acil bir durum yok ise hasta ve hekim arasında tanı ve tedavi süreçleri için iletişim gereklidir. Hekim kendisini iyi hissetmeyebilir ya da hasta sorun yaşamış olduğu bir grubu temsil edebilir. Ancak uçakta hekim böyle bir durumda başka bir hekimin varlığı halinde bu hakkını kullanabilir. Hastayı başka bir hekime devretmeden hastayı bırakmaz.
· Endişe yaratan ek kanun maddesi (Ek madde 11) olağanüstü durumları hariç tutmaktadırve uçak yolculuğu sırasında gereken yardım da bu kapsamdadır.
· Uçakta uçağın ait olduğu ülkelerin yasaları geçerlidir ve ülkemiz yasalarında da hekime acil durumlarda tıbbi müdahale ile ilgili mesleki sorumluluk getirmektedir.
· Tıbbi müdahale için hastanın rıza göstermesi gerekir. Her durumda hekimin gerekli olduğunu düşündüğü müdahaleyi, girişimi hastaya anlatıp onayını alması beklenir. İkna girişimine rağmen şuuru açık olan ve tedaviye rıza göstermeyen hastaya tıbbî müdahalede bulunulamaz. Bilinci yerinde değilse yakınından izin alınabilir. Yakını da yoksa acil durumda hekim bu müdahalede bulunabilir. MIR formunda da bu yüzden hastanın onayını belirten imza bölümü vardır.
· Hekimin belgeye isim yazıp imzalamamış olması da düşünülemez.Hekimler değerlendirme ve müdahalelerini kayıt altına almakla da yükümlüdürler. Ayrıca bir belgeye imza atmış olmak değil, müdahale etmiş olmak bir tıbbi uygulamadır. Yani hekim belgeyi imzalamamış olsa da sorumluluk taşımaktadır.
· Hekim başka bir yardımın olamadığı acil bir durumda yardımcı olmaz ise ihmale bağlı mesleki, etik ve hukuki sorun yaşayacaktır.
· Uçaktaki tüm olaylar sigorta kapsamındadır. Hekim bir tıbbi yardım yaptığında bu durumda yardım gören yolcunun herhangi bir olası şikayetinden doğabilecek bedeller de dahil sigorta kapsamında olduğunu bilmelidir. Çalıştığım havayolunun ilgili Poliçesinde “Uçuşta Tıbbi Yardım” alt başlığında bir kapsam bulunmaktadır. Uçuştaki hastalıklarda havayolu şirketinin kusuru olan durumlar dışında havayolu şirketi sorumlu tutulamaz. Uçuş ekibi yolcuya yardım etmelidir. Hekimler veya ilk yardım yapanlar hull-liability poliçesinin “Medical Assistance on Board “başlığı altında ek bir sigorta ile kapsama alınmıştır. Kasten zarar verme ve büyük bir ihmal durumları bu kapsam dışındadır.
· Uçakta tıbbi yardım gereksinimi olduğunda hekimin uçakta yolcu olarak bulunan bir kişi olsa da aniden ekibe dahil olan, belki nöbetten çıkmış yorgun ya da kendisi de hasta olan bir kişi olabileceği de bir gerçektir. Uçakta yaşanan bu durumdadoktor hasta arası ticari ilişki yoktur ve burda doktorun kötü niyetli olması aranmaz. Uçaktaki olanakların kısıtlılığı herkesçe bilinir ve belli bir sorunu olan yolcular için uçuştan önce kendi hekimlerince uçuşa izin konusu zaten ayrıca değerlendirilmektedir. Hekim için uçak içi koşullarda yardım etmek zordur ve her hekim her konuda yardım edemeyebilir. Mesleki bilgi ve deneyimlerinin sınırı vardır. Bu bilgi ile her zaman olduğu gibi belli ilkelerimiz çerçevesinde yardımcı olabiliriz.
· Uçaklardaki tıbbi durumlarda kullanılmak üzere 2 tür çanta hazır beklemektedir. Çanta içerikleri uluslararası düzeyde belli asgari standartlarda, hekim ve hemşireler tarafından hazırlanmaktadır. İlkyardım çantası (First Aid Kit-FAK) kabin memurları tarafından açılmakta ve örneğin yanık vs gibi durumlarda ilk tardım için kullanılmaktadır. Sadece hekim tarafından açılabilecek EMK (Emergency Medical Kit) çantası önceden sağlık personeli tarafından hazırlanıp kapatılmıştır. Her tıbbi olay sonrası doldurulan rapor ve çanta ilgili birime ulaştırılmakta ve kullanılan malzemenin yerine yenisi konulmaktadır. İlaç ve tıbbi malzemenin son kullanım tarihleri izlenmekte, malzeme test edilmektedir. Son 2 çanta da insan vücut sıvı ve atıklarının ya da kimyasal maddelerin temizlenmesi ile ilgili materyali taşır.
Uçaklardaki acil hekim anonslarında çağrıya gitmek üzere hekim gönüllüğünü destekleyecek çalışmaların yapılmasını da değerli buluyorum. Gönüllü hekimlere daha ayrıntılı bilgiler verilebilir ve uçuşlarında destekleyici çalışmalar da yapılabilir.
Bu gönüllülük çalışmaları olsa da tüm hekimlerin yasal yükümlülükler bir yana insani ve vicdani yönden bu tür bir çağrıya karşı kayıtsız kalmamasını umuyorum. Bu alanın biz hekimler tarafından takip edilmediğinde yaşanacak olayların her birimizin içindeki insani parçaya zarar verebilme olasılığı benim için en üzücü sonuç olacaktır. Yasal olarak uçakta ya da başka bir yerde insan yaşamını önceleyen ve binlerce olayda uçakta gerektiğinde tıbbi yardımda bulunup olabilecek en zor koşullarda da sağlık hizmeti sunmayı sürdüren hekim, hemşire, sağlık memuru, ATT gibi tüm sağlık personeli meslektaşlarımızın olduğu bir ülkede olmamız bence çok iyi, bu amaçla hizmet sunanların da herkesçe desteklenmesi kamu yararı açısından çok önemlidir diye düşünüyorum.
EKLER 1.18 Ocak 2014 CUMARTESİ tarihinde yayınlanan; “SAĞLIK BAKANLIĞI VE BAĞLI KURULUŞLARININ TEŞKİLAT VE GÖREVLERİ HAKKINDA KANUN HÜKMÜNDE KARARNAME İLE BAZI KANUNLARDA DEĞİŞİKLİK YAPILMASINA DAİR KANUN” Kanun No.6514, Kabul Tarihi: 02/01/2014Resmi Gazete Sayı; 28886 MADDE 46 –3359 sayılı Kanuna aşağıdaki ek madde eklenmiştir.......http://www.resmigazete.gov.tr/eskiler/2014/01/20140118-1.htm |
2.Tıbbi Deontoloji Nizannamesi;
Madde:2- Tabip ve diş tabibinin başta gelen vazifesi, insan sağlığına, hayatına ve şahsiyetine ihtimam ve hürmet göstermektir. Tabip ve diş tabibi; hastanın cinsiyeti, ırkı, milliyeti, dini ve mezhebi, ahlaki düşünceleri, karakter ve şahsiyeti, içtimai seviyesi, mevkii ne olursa olsun, muayene ve tedavi hususunda azami dikkat ve ihtimamı göstermekle mükelleftir.
Madde:3- Tabip, vazifesi ve ihtisası ne olursa olsun gerekli bakımın sağlanmadığı acil vakalarda mücbir sebep olmadıkça, ilk yardımda bulunur. Diş tabibi de, kendi sahasında, aynı mükellefiyete tabidir.
Madde:18-Tabip ve diş tabibi, acil yardım, resmi veya insani vazifenin ifası halleri hariç olmak üzere, mesleki veya şahsi sebeplerle hastaya bakmayı reddedebilir.
http://www.tkhk.gov.tr/TR,1542/tibbi-deontoloji-nizamnamesi.html
3.TCK 83. madde: http://www.turkhukuksitesi.com/serh.php?did=1107
4.http://www.muglatabip.org.tr/documents/28531_HEK%C4%B0M%20EL%20REHBER%C4%B0.pdf
5. Anayasa Madde 90: http://www.tbmm.gov.tr/develop/owa/anayasa.uc?p1=90
6. Avrupa Biyotıp Sözleşmesi http://sbu.saglik.gov.tr/hastahaklari/biyotipsozlesme.htm
Bu yazının tüm hakları Medimagazin'e aittir. "www.medimagazin.com.tr" biçiminde aktif bağlantı kurulabilir. Açık kaynak göstermeden yapılan alıntılar için yasal takip yapılacaktır. ©