MEDİMAGAZİN- Sağlık Bilimleri Üniversitesi Samsun Eğitim ve Araştırma Hastanesinde görev yapan patoloji uzmanı Dr. Zülay Kazak çocukluğundan beri annesi ve babası vesilesi ile müzikle iç içe olduğunu belirterek duygu yoğunluğu ile “Sabah Gülleri”nin melodiye döküldüğünü söyledi.
18 yıllık hekim olan Dr. Zülay Kazak, 2000 yılında internlük döneminde karşılaştığı bir hasta yakınının, hasta ablası için koşturmasından ona verdiği destekten etkilendiğini belirten Kazak bir nöbet akşamı şarkının ortaya çıkış sürecini şu sözlerle anlattı:
“Onkoloji servisinde 30-40 yaşlarında güzel bir kadın hasta vardı. Bu kadın hastanın yanında refakatçi olarak kalan bir kız kardeşi vardı.
Kız kardeşinin hikayesi beni çok etkiledi aslında. Hep koşturan ve destek olmaya çalışan bir hasta yakınıydı. Lösemi hastalarına uygun kan grubundan kan bulmamız gerekirdi. Kız kardeşi gece gündüz Bafra’dan birilerini bulup getirip götürürdü. Kız kardeşe “nasıl bu kadar koşturuyorsun nasıl yetişebiliyorsun” diye sorduğumda “o benim canım kanım nasıl yapmam” demişti. Bu beni çok etkileyen sözlerden biriydi. Bir sabah kan almaya odaya girdiğimde çok huzurlu bir ortamla karşılaştım. Sabah güneşi odaya vurmuş. Perde açılmış, bir vazo dolusu gül. Bu ortamı kız kardeşinin hazırladığını öğrendim.
Bu duygu yoğunluğu ile söz müzik bir araya gelene kadar etkilendiğimin farkında da değildim aslında. Ben de kız kardeşimle yaşıyordum. Belki de beni en çok etkileyen taraf bu oldu.
Bir nöbet akşamı sözler o müzik ortaya çıkmaya başladı. Nöbet sonrası o manzarayı gördüğüm andaki manzara aklıma geldi. Nakarattaki “sen benim canımsın kanımsın bir gün bile hiç usanmadım” sözleri hastanın kız kardeşinden duyduğum sözlerden etkilenişimin bir ürünüdür. Devamlı mırıldanarak bu zamanlara kadar getirdim.”
Şarkının aranjör tarafından da beğenilmesi ile çalışmaların başladığını belirten Kazak, şarkının klibinin gerçek hikayeye uygun olarak çekildiğini sadece son kısmının farklı olduğunu ifade etti.
Dr. Zülay Kazak hastalara umut olmak istediğini; “ Esas amacım hastalara umut olmak, şarkının hastalara umut vermesini istiyorum. Bir hekim olarak hastalara ve hasta yakınlarına anlatmak istediğim şey; gerçekten tıpta son yıllar da özellikle onkolojide o kadar çok gelişme oldu ki. Çevremizde onkolojik hastaların sayısı bu kadar artarken hastalara umut ışığı olmak çok daha güzel. Patologlar görünmez ama esas gizli kahramanlar. Akşam saat 10’a kadar hastanedeysem sonuç bekleyen hastalara en ince ayrıntısını düşünerek sonuçlarını vermeye çalışıyorum. En ufak bir ayrıntı o kadar önemli ki. Patologlardaki sorumluluk daha bir başkadır. Benim eşim de cerrah onların stresini hiçbir şeyle kıyaslayamam tabi. Ama biz de burada hastanın ameliyattan sonraki bütün hayatını değiştirecek kelimeleri cümleleri yazdığımız için sorumlu hisseden bir bölümüz.” sözleri ile anlattı.
“Hekimler de insan!”
Sağlıkta şiddetin arttığı günlerde şarkının hekimlerin de insan olarak duygusal olduğunu belirten Kazak, yaşadığı duyguları şu sözlerle aktardı:
“Bütün hekimler, hekimlere karşı şiddetin arttığı bu günlerde gerçekten hiç hak etmediği şeyler yaşıyoruz. Birimize yapılmış bir şey hepimize yapılmıştır. Şarkı ile şunu da anlatmak istiyorum: Hekimler de insan! Onların da bir kalbi var. Aileleri var. İşte bu gerçeği bilerek hekimlere yaklaşmak lazım. O kadar fazla bir emek var ki hekim olana kadar ki gelen süreçte, karşılığının bunlar olduğunu düşünmüyorum. Şu an da ben ailemle olamıyorsam bu saatte bunun parasal karşılığının olabildiğini düşünmüyorum. Hastalar ve hasta yakınları bilsin ki hekimler gerçekten hastalardan, onların hikayelerinden bir insan olarak gerçekten etkileniyorlar. Tüm dünyada sevgi ve umuda doğru yol alalım diyorum. Çünkü ben gerçekten çevremdeki o sevgiden, güzelliklerden beslenerek bir şeyler hayata geçirdiğimi düşünüyorum. Hep birlikte sevgi ve umutla birbirimize kenetlenelim bu şekilde yolumuza devam edelim.”
Kanser hastalarına da seslenen Dr. Kazak çevrelerindeki “O güzelliği, sevgiyi o desteği hissederek ve umutla, tıptaki gelişmeleri de düşünerek, yollarına devam etsinler” dedi.