Medimagazin logo

Toraks Kongresinde sağlığın sosyal bileşenleri konuşuldu: Hava, kömür ve göç!

Türk Toraks Derneği’nin düzenlediği kongrede sağlığın sosyal belirleyicilerine dikkat çekildi. Hava kirlliğinden ölenlerin trafik kazalarından ölenlerden çok daha fazla olduğuna dikkat çekilirken, kömürün bir enerji kaynağı olarak kullanılmasının sigara kadar tehlikeli olduğuna vurgu yapıldı. Suriye’den gelen göçle birlikte Tüberkülozun yaygınlaştığına dikkat çekildi.
Toraks Kongresinde sağlığın sosyal bileşenleri konuşuldu: Hava, kömür ve göç!
Abone Ol:
Medimagazin google abone ol

Türk Toraks Derneği’nin 18. Yıllık Kongresi, Antalya’da yapıldı. Başkanlığını Prof.Dr.Füsun Yıldız'ın yaptığı kongrede; Göğüs Hastalıkları, Göğüs Cerrahisi ve Çocuk Göğüs Hastalıkları alanlarından yaklaşık olarak 1400 kadar doktor katıldı. Bir çok konuda son gelişmelerin detaylı olarak ele alındığı 71 oturumda, yurtiçi ve yurtdışından, alanında deneyimli 400’e yakın hekim konuşmacı olarak katıldı.

Amerikan Toraks Derneği ve Avrupa Solunum Derneği Başkanlarının da katıldığı kongrenin basın toplantısında Türk Toraks Derneği Başkanı Prof.Dr.Arzu Yorgancıoğlu ‘sağlığın sosyal bileşenleri’ne dikkat çekti. Sağlıkta eşitlik kavramının da önemini vurgulayan Prof.Dr.Yorgancıoğlu, ‘Solunum hastalıklarının yükü dünya da ve Türkiye’de çok artmaktadır. Ölümler ve hastalık yükü gerçekten çok ciddi boyutlara ulaştı. Solunum hastalıkları tüm Dünya’da Dünya Sağlık Örgütü tarafından da çok dikkati çekmekte artık. O nedenle biz de sağlığa bu bütüncül yaklaşımla biliyoruz ki hastalıkların sadece tıbbi ilaçla veya işte medikal tedavisi bizim işimiz değil. Özellikle solunum hastalıklarında sağlığın sosyal bileşenleri çok önemli. Sağlıkta eşitlik kavramını düşünürsek önlenebilir bu bileşenlerin olmaması anlamına geliyor. Bu bileşenler bizim hastalıklarımızı çok etkiliyor. Diğer organlara göre çok daha fazla etkiliyor’ dedi.

 

SAĞLIK POLİTİKALARI GRUBU OLAN TEK DERNEK
Dernek Başkan Yardımcısı Prof.Dr.Sedat Altın ise son 10 yıldır sağlıkta dönüşüm projesi kapsamındaki Sağlık politikaları çalışma grubunu kuran tek uzmanlık derneği olduklarını belirtirken, ‘Son yıllardaki performans sistemi ve diğer uygulamalarla özellikle sağlıkta şiddetin artması sonucunda hekimlerimizin sıkıntılarını hep birlikte yaşıyoruz. Biz göğüs hastalıkları alanındaki uzman arkadaşlarımızın bu sıkıntıları konusunda da hem hukuki yollardan hem de değişik platformlarda sesimizi duyurmak suretiyle Sağlık Bakanlığı, Sosyal Güvenlik Kurumu ve diğer ortamlarda özellikle etkin olmak için elimizden geleni yapıyoruz’ diye konuştu.

GÖÇLE GELEN TBC
İ.Ü. İstanbul Tıp Fakültesi Göğüs Hastalıkları Anabilim Dalı Öğr. Üyesi Prof. Dr. Zeki Kılıçaslan ise Suriyeli mültecilerin gelmesiyle birlikte artan hastalıklara dikkat çekti. Özellikle tüberküloz açısından ciddi riskler bulunduğunu hatırlatan Kılıçaslan ‘’Tüberküloz dünya ölçüsünde bakıldığında ciddi bir halk sağlığı sorunu olmaya devam etmektedir. Yaklaşık olarak her yıl 9 milyon yeni tüberküloz vakası ortaya çıkmakta ve her yıl yaklaşık bir milyon çoğunluğu genç olan kişi tüberküloz nedeniyle ölüyor.

2005 yılında Türkiye’de görülen tüberküloz vakalarının sadece % 0,3’ü yabancı ülke doğumlu iken bu rakam 2013 yılında yüzde 3.66’ya yükselmiş ve henüz açıklanmayan verilere göre bu rakam Suriye göçmenleri ile 2014 yılında bunun çok daha üstüne çıkmıştır.

İstanbul tüberküloz kontrolü açısından zaten en sorunlu ve kritik ilimizdir, yabancı göçmen artışı ile birlikte bu durum yeni zorluklar yaratmaya başlamıştır. İstanbul ilinde tüberküloz olguları içinde yüzde 0,5 olan yabancı doğumlu hasta oranı 2014 yılı verilerine göre yüzde 8,7’ye yükselmiştir. Bu hastaların çoğu daha önce eski Sovyet Cumhuriyetlerinden ve Afrika ülkelerinden gelirken son iki yıl içinde bu durum değişmiş ve Suriye göçmenleri birinci sırayı almıştır.

Tüberküloz tedavisi göçmenlere ücretsiz olmakla birlikte tanı aşamasında ve hastane yatışı gerektiğinde zorluklar yaşamaktadırlar. Tüm göçmenler hiçbir belgesi olmasa da birinci basamak sağlık hizmetlerinden eşit olarak yararlanmalıdır. Tüberküloz ve bulaşıcı diğer hastalıklar konusunda ise tüm hizmetler ücretsiz olmalıdır.

Göçmen tüberküloz olgularının bulunması, yakın takibi ve temaslılarının taranması  için başta İstanbul olmak üzere ilgili illerde sivil toplum örgütlerinin içinde yer aldığı, göçmen topluluklarının katılımının sağlandığı ve içinde sosyal çalışmacıların da olduğu özel birimler oluşturulmalıdır" dedi.


HAVA KİRLİLİĞİ
Dünya’da yaklaşık 7 milyon kişi hava kirliliği nedeniyle öldüğünü belirten DoçDr.Haluk Çalışır ise Türkiye’de hava kirliliğinden 28 bin kişinin her yıl hayatını kaybettiğini belirtti. Çalışır şöyle konuştu:
Hava iriliğinden ölenlerin sayısı Türkiye’deki trafik kazalarında ölenlerin sayısından aşağı yukarı 5-6 kat daha fazla. Bunu önlemek bununla ilgili önlemleri almak, tartışmak, bilimsel bilgiyi geliştirmek üzere biz kongremiz sırasında tam gün temiz hava çalıştayı yaptık. Mühendisliği bölümünden de konunun ölçümüyle teknik yönüyle kirliliğin oluşumu konusunda uzmanlık alanlarında diğer uzmanlarda katıldı ve Türkiye’ de önemli bir sağlık sorunu olduğunun altı çizildi. Hava kirliliği iç ortam ve dış ortam kirliliği olarak her ne kadar ikiye ayrılsa da aslında birbiriyle ilişkili bir durum.


Ülkemizde ne kadar katı yakıt kullanıldığı, ev içi ısınmayla ilgili net bir rakam yok ama bütün nüfusunun 57%’sinin soba kullandığını Türkiye İstatistik Kurumu verilerine göre biliyoruz. Bunda her ne kadar doğalgaz sobası varsa da içerisinde önemli bir kısmı söylediğim kısım içerisinde katı yakıtlar yani kömür, odun ve diğer katı yakıtlar biyolojik kökenli katı yakıtların yakılmasıyla bu hastalık riskleri ortaya çıkmaktadır. Dış ortamdaki hava kirliliğinin ana nedeni evsel nedenli kullanılan katı yakıtların dumanlarına maruziyet söz konusu ortam hava kirliliğini oluşturuyor. Trafik çok önemli. Kömürlü termik santraller oldukça çok önemli riski oluşturuyor. Hava kirliliğine neden olan ve hastalığa, oldukça ciddi hastalıklara neden olan belki salonlarımızda görmüşsünüzdür. Burada pm 2,5 parçacık madde 2,5 diye tanımladığımız küçük bir partikülden kaynaklanıyor. Bu partikül çıktığı ortamdan yüzlerce kilometre uzağa yayılabiliyor. Bu kadar uzağa yayılabildiği gibi solunum yoluyla alındığında akciğerlerden damarlara geçerek bütün organlara yayılıp oralarda hastalıklar yapabilmekte.’

MESLEK HASTALIĞI SADECE PNÖMOKONYOZ DEĞİL!
Prof.Dr.Peri Arbak ise meslek hastalıklarıyle ilgilenmenin sadece pnömokonyozla ilgilenmek olmadığını Soma’yla birlikte olaa daha organizasyonel yaklaşmanın gerektiğini öğrendiklerini belirtti. Soma’dan sonra Toraks Derneği olarak bir çok ilde eğitim yaptıklarını ifade eden Prof.Dr.Arbak ‘Bu eğitim programı dizisinde o basında sizlerin çok güzel bir şekilde yer verdiği, işçilerin bozuk çıkan maskeleri, maske kullanımının yeterince bilinememesi bu yüzden çok canın kaybedilmesi gibi ya da işçilerin acil sağlık eğitimini yeterince iyi bir şekilde alamadığı için kaçarken yığılmaları, boğulayazmalarıdır. Bunların hepsini çözecek iş yeri hekimlerine, göğüs uzmanlarına, maden mühendislerine, işçi sendikalarına eğitim verecek şekilde çok disiplinli bir eğitim programının ilkini Manisa’da sevgili hocamın memleketinde, ikincisini Zonguldak’ta gene kömür bölgesinde, üçüncüsünü de Muğla’da gerçekleştirdik. Adana, Diyarbakır, Şırnak’taki kömür ocaklarını bilirsiniz, güneydoğu ya da gideceğiz ve Bursa tabi ki Eskişehir’de gerçekleştireceğiz bizi izlemenizi isteriz bu anlamda. Bunlar oldukça iyi etkinliklerdi. Bu etkinliklerin çıktılarını da Toraks Derneği’nin web sayfasında bulunmaktadır.’ dedi.

GRİP AŞISININ KORUMA ORANI BU SENE YÜZDE 15'E DÜŞTÜ'
Türk Toraks Derneği Yön. Kur. Üyesi Prof. Dr. Oğuz Kılınç, bu kış görülen grip virüsü hakkında bilgi verdi.
Kılınç  "2009/2010 sezonunda ortaya çıkan H1N1 virüsü yeni bir yapıya sahipti. İnsanların daha önce karşılaşmadığı, bu nedenle de bağışık olmadıkları virüs süratle yayıldı. Genetik yapı olarak domuzlarda görülen influenza virüsüne benzerliği nedeniyle 'domuz gribi virüsü' olarak tanımlandı. Ancak 2009'dan bu yana geçen sürede virüs çok sayıda insanı hasta ettiği için toplumsal bir bağışıklık oldu. Sonuç olarak H1N1 virüsü sıradan mevsimsel grip etkenlerinden biri haline dönüştü. Hatta bu nedenle grip aşısının içinde bulunmaktadır.


Bu kış görülen grip diğer yıllardan farklı mı? 

Grip influenza A ve B tipi virüslerle oluşur. Ülkemizde referans laboratuvarında 2014/2015 sezonunda gönderilen ve incelenen toplam 1365 hasta örneğinde, yüzde 3 influenza A/H3N2, yüzde 10 Influenza A/H1N1(domuz gribi) ve yüzde 10 influenza B virüsü saptandığı belirtilmiştir. Sağlık Bakanlığı da grip nedeniyle ölen hastalarda en fazla H1N1 virüsüne rastlandığını açıklamıştır. Elbette bu bilgiler sürekli değişme göstermektedir. Gripte son 5 sezonda gözlenen önemli bir farklılık ülkemizde grip sezonunun daha geç başladığıdır. Önceden Kasım-Aralık ayında salgınlar başlarken artık Ocak-Şubat aylarına kaydı. Bu nedenle grip sezonu Nisan ayı sonuna dek sürmeye başladı.


Bu yılın grip aşısı domuz gribinden korur mu?

Grip aşısı 10 hastadan 6'sını koruyor. Bu sene bu oran yüzde 15'e düştü. Grip aşıları her yıl en çok gribe neden olan virüslerde oluşturulur. Bu nedenle her yıl yeni aşı hazırlanır. Bu yılki aşı domuz gribi olarak adlandırılan H1N1 virüsünü içeriyordu. Ancak grip virüsleri de sürekli mutasyon geçirmektedir. Bu yılın aşısında domuz gribi için değil ama H3N2 virüsü için korumada sorunlar olabileceği belirtilmiştir."
 

toraks
kongresinde
sağlığın
sosyal
bileşenleri
konuşuldu:
hava
kömür
ve
göç!
Yorum (2)
Zekai Aslantaş
Bu toplantıları gördükce Cem Yılmaz ın reklam filmi aklıma geliyor.Bizim k...ıza yılan kaçmış millet aforizma peşinde.Bunları zaten meslektaşlarımız yapıyor.Son yıllardaki en büyük problem şiddet ,doktorluğun ayaklar altına alınması,Hemen hemen her gün aşağılama haberleri yapılıyor bizlerde çıkıp bilimsel toplantılar peşindeyiz.Yapılmasın demiyorum ama esas önceliğimi ezilen horlanan grurumuz değersizleştirilen ve bununda suçunu bize atan zihniyet hakimken ,biz esasdan uzaklaştık.Karpuz kesip yürek soğotuyoruz.
0
Cevapla
Erdem Erkoyun
Halk Sağlığı Uzmanları Derneği'nin de sağlık politikalarıyla ilgilenen Sağlık Politikaları ve İstihdam adlı etkin bir çalışma grubu vardır. Dr. Bey kendilerini tek zannederek yanılmakta.
0
Cevapla
Yorum Yaz
0/300

Bu haberler de ilginizi çekebilir