Medimagazin logo

Dicle Üniversitesi Tıp Fakültesi'nde neler oluyor?

DİCLE Üniversitesi'nin, öğretim üyeliğine yapılacak "yükseltme ve atamalar" hakkında iki yönergesi... Biri 2 Şubat 2005, öteki 3 Mart 2005 tarihli...
Dicle Üniversitesi Tıp Fakültesi'nde neler oluyor?
Abone Ol:
Medimagazin google abone ol
DİCLE Üniversitesi'nin, öğretim üyeliğine yapılacak "yükseltme ve atamalar" hakkında iki yönergesi... Biri 2 Şubat 2005, öteki 3 Mart 2005 tarihli...
"Yükseltme ve Atama" konusunda bir ay içinde dikkat çekici değişiklikler yapıyor.
Öğretim üyeliğine atanmak ve terfi etmek için gerekli kıstaslardan biri akademik dergilerde makale veya kitap yayını yapmak... Yayını bir kişi yapmışsa, yüzde yüz puan alıyor. İki kişinin ortak yayını ise yüzde 80 puan veriliyor.
Tamam... İki yönergede de böyle.
Ama... Yayını üç kişi yapmışsa, birinci yönergede yüzde 40 puan verilirken, bir ay sonra çıkarılan yönergeye göre yüzde 70'e çıkarılıyor!
Yayını dört kişi yapmışsa, birinci yönergeye göre yüzde 30 puan, bir ay sonra çıkarılan ikinci yönergeye göre yüzde 60 puan veriliyor!
Yayını beş kişi yapmışsa, birinci yönergeye göre 25, bir sonra çıkarılan ikinci yönergeye göre yüzde 50 puan veriliyor!
Kimlere, ne için bu şekilde yüksek puanlar sunulmuştur? Hem de bir ay arayla yönergeyi değiştirerek...
***
AKADEMİK gelenekte, tek başına yayın daha da özendirilir. Ama Dicle Üniversitesi, bir ay ara ile "kural değiştirerek", tek kişinin makalesini değil bir makaleye dört beş kişinin imza atmasını ödüllendiriyor!
Aradan birkaç yıl geçmiş, genel akademik performansın düşüklüğü görülmüş ve "ilave teşvik" ihtiyacı duyulmuş olabilirdi. Ama "bir ay içinde" puan sistemini değiştirmek?!.
Bundan kimler istifade etti? Yoksa hiç istifade eden olmadı mı?
Bu soruların akla gelmesi normal. İsim imasında bulunmamak için bölüm adı vermiyorum. Dicle Tıp Fakültesi'nde "350 puan almış biri dururken, 150 puan almış bir kimse doçent olarak atanmış" mıdır?
Üç kişilik jüri üyelerinden birinin damadı "başarılı" sayılarak atanmış mıdır? Böyle bir şey varsa; "etik" bakımdan bu zatın ve üniversite yönetiminin duyarlılık göstermesi ve "damat"ın sınav jürisinden "kayınpeder"in çekilmesi gerekmez miydi? Belki o zaman da aynı başarıyı gösterecek ama sorulara yol açmayacaktı.
Objektif niteliği daha güvenilir olan KPDS ve ÜDS dil sınavlarını kazanamamış, ama üniversite yönetiminin açtığı sınavı kazanmış bir öğretim üyesinin atamasını yapmak akademik kaliteye uygun mudur?
Birçok üniversitemizde böyle sorunlar yaşanıyor.
***
SAMSUN Ondokuz Mayıs Üniversitesi, doktora yapmış 75 akademisyenin görevine son veriyor mu? Doktoralı personel bu kadar kolay mı yetişiyor? İhtiyaç yoksa niye doktora yaptırıldı?
Evet, doktora atanmanın garantisi değildir ama Samsun'da doktoralı akademisyenler atılırken, Diyarbakır'da "sınav kazandırmak" için puan sistemi değiştiriliyor!
İstanbul'da da özellikle tıp fakültelerinde yığılma var, bazı Anadolu üniversiteleri ise hoca bulamıyor!
"Akraba, ideolojik yandaş, seçimlerde rektöre destek" gibi saiklerle bazı üniversitelerde kadrolaşmalar yaşanıyor. Bazı üniversitelerde oğulların, kızların, gelinlerin, eşlerin, hem de uzmanlık alanları dışında ve doktora yapmış adaylar dururken akademik kadrolara atandığını biliyoruz.
YÖK isterse, bana gelen okuyucu mektuplarındaki isimleri iletirim.
YÖK, Kemal Gürüz'den kurtuldu. Şimdi YÖK Başkanı saygın bir hukukçu olan Sayın Prof. Erdoğan Teziç'tir. Herhalde dengeli dağıtımın "koordinasyon"u ve atamalardaki uygunsuzlukların "denetim"i için bir hareket başlatacaktır.

Taha Akyol-Milliyet
dicle
üniversitesi
tıp
fakültesi'nde
neler
oluyor?
Bu habere ilk yorumu siz yapabilirsiniz...
Yorum Yaz
0/300

Bu haberler de ilginizi çekebilir