Medimagazin logo

Bakan Akdağ:Vatandaş memnun kalmazsa doktorunu değiştirebilecek.

Bakan Akdağ, sağlık alanında devrim niteliğindeki projeleri TAKVİM'e anlattı: Aile hekimliği Eylül'de başlıyor. Vatandaş memnun kalmazsa doktorunu değiştirebilecek.
Bakan Akdağ:Vatandaş memnun kalmazsa doktorunu değiştirebilecek.
Abone Ol:
Medimagazin google abone ol
Bakan Akdağ, sağlık alanında devrim niteliğindeki projeleri TAKVİM'e anlattı: Aile hekimliği Eylül'de başlıyor. Vatandaş memnun kalmazsa doktorunu değiştirebilecek.

Sağlık alanında Türkiye'de yaşayan herkesi etkileyecek ölçüde köklü değişiklikler yapılıyor. Öncelikle Devlet Hastanelerinin SSK'lılara açılmasına değinmek gerekiyor. SSK'lılar büyük bir eziyetten kurtuldu. Sorunlar var ama geçmişle kıyas kabul etmeyecek oranda iyileşme sağlandı. Muayene için gerekli evraklar azaltıldı, ilaçlar serbest eczanelerden alınabiliyor, fazla sıra beklenmiyor, bazı özel hastaneler de SSK'lılara açılmaya başlandı. Kim ne derse desin büyük bir reform. Bunu, kuyruklardaki rezaleti yaşayıp bir daha SSK Hastanelerinin kapısına uğramayan onbinlerce sigortalı iyi biliyor. Konuğumuz Sağlık Bakanı Recep Akdağ. Çocukluğundan beri doktor olmayı isteyen, hatta ortaokuldaki bir tiyatro oyununda dahi doktor rolünü üstlenen Akdağ'ın hayali -görüldüğü gibi- fazlasıyla gerçekleşmiş.

'SİSTEMİ DÜZELTECEĞİZ'
"Hastaları iyileştirme"den öte, "sistemi iyileştirme" gibi büyük bir sorumluluğu var. Konu sağlık olunca haber çok. Sağlık Bakanına "Doğum kontrolü" ve "nüfus planlaması" nı soruyoruz. Türkiye'de şimdiye kadar nüfus artış hızının yüksek olduğundan şikayet edilir ve fazla çocuk yapılmaması için kampanyalar düzenlenirdi. Fakirliğin önemli nedenlerinden biri sayılırdı; hızlı nüfus artışı. Şimdi bu politika tersine dönmüş görünüyor. Hükümet, Türkiye'nin "genç nüfus" avantajını koruyabilmesi için herkesin istediği kadar çocuk yapmasını öneriyor. İşte Sağlık Bakanı Akdağ'ın değerlendirmesi: "Öncelikle 'Doğum kontrolü' ifadesi pek tasvip ettiğim bir ifade değil. 'Nüfus planlaması', 'Doğum kontrolü' ifadelerini artık kullanmıyoruz. Bunların yerine 'Aile planlaması' ve 'Üreme sağlığı' terimlerini kullanıyoruz. 'Aile planlaması'na da; bebek yapma ile ilgili sayılardan ziyade, bir ailenin dilediği kadar çocuk yapmasına ve bunların sağlıklı bir şekilde gerçekleştirilmesine dair uygulamalar olarak bakabiliyoruz." Bakan Akdağ, herkesin dilediği kadar çocuk yapması gerektiğini vurgularken, her yıl doğum yapmayı kastetmiyor. Söylediği şu:

'AİLE KARAR VERMELİ'
"Bebeklerin iki yıldan daha sık aralıklarla doğması anne ve bebek sağlığı açısından bir takım sıkıntılara neden oluyor. Bu konuyu tamamen ailelere bırakmalıyız ve aileleri eğitmeliyiz." Ve kritik eşik: "Türkiye'de doğurganlık yaşındaki kadınların ortalama çocuk sayıları 2,2'dir. Bu sayının 2,0 altına düşmesinde nüfusun yaşlanması sorunu ortaya çıkacak." Tartışılan konulardan biri, yataklı sağlık kuruluşlarına ibadethane açma zorunluluğu. Bakan Akdağ, "Kişinin hastane gibi uzun bir müddet kalacağı bir yerde tabi ki ibadet etme hakkı vardır" diyor.

'MORAL İYİLEŞTİRİR'
Yorumu şöyle: "İnsanların günlük ihtiyaçları arasındadır ibadet etmek. Ayrıca hasta haklarının içerisindedir. Hastanede yatan herkes öyle seruma bağlı komada olan hastalar değildir. Ayrıca hasta yakınları da var. Ben İngiltere'de 1 yıl çalıştım. Benim çalıştığım hastanede büyükçe bir Kilise ve Chapel dedikleri küçük bir kilisecik vardı. Kaldı ki yönetmelikler açısından düşünülen mescit değil, ibadethanedir. Bir başka vatandaş da, hangi dinden olursa olsun, gidip ibadetini yapabileceği, yaratıcısı ile arasında bir gönül bağı kurabileceği mekanlardır. Bütün dünyada bu böyle. Dolayısıyla doğru bir karardır." Ve bir başka nokta. Hasta iyileşmesinin psikolojik boyutu. İbadet-huzur-sağlık ilişkisi. Sağlık Bakanı "Moral insanın iyileşmesine katkıda bulunur" diyerek soruyor: "Hastanın veya refakatçisinin hasta odasında mı ibadet etmesi daha iyi yoksa, sessiz sakin bir odada ibadetini yerine getirmesi mi?" Hastanelerde, ölüme yakın hastalara, dini açıdan son görevin yerine getirilmesi gerektiğini beliren Bakan Akdağ şu değerlendirmeyi yapıyor:

'HASTALARIN HAKKI '
"Türkiye'de genellikle insanlar çok önceden hastaları ölüme yaklaştığı zaman onun yanında dua etmek, Kur'an okumak ister. Bu imkanı oluşturamazsan, böyle talebi olan kişiler yakınlarına karşı son anda görevlerini yerine getiremedikleri gibi bir duyguya kapılırlar. Hasta hakları ile ilgili yönetmeliklerde ölüme yakın kişinin kalacağı odalar belirlenmiştir. Buralarda bir şekilde o kişi için son görevlerin yapılmasına da imkan tanınmalıdır. İmam gelecekse imam, haham gelecekse haham, papaz gelecekse papaz gelsin. Şu anda Türkiye'deki hastanelerin çoğunluğu eski bina olduğu için bırakın bu odaları poliklinik açacak oda bulamıyoruz ama, yeni yapılan hastanelerde bu sıkıntılar yok."

AVRUPA STANDARDI
Sağlık Bakanı'nın verdiği bilgilere göre, "Aile hekimliği"nin ilk uygulaması Eylül ayında Düzce'de başlayacak. Öncelikle aile hekimlerinin sorumluluk alanına verilecek vatandaşların kayıtları yapılacak. Daha sonra kademeli olarak yaygınlaştırılacak ve 2006 yılının ilk aylarından itibaren yaklaşık 10 il'de "Aile hekimliği" başlayacak. Ancak bu illerin hangileri olacağı henüz belirlenmedi. "Gelişmiş Avrupa ülkeleri aile hekimliğini uyguluyor. Bu sayede vatandaş ile doktor arasında birinci basamakta güven ilişkisini kuracağız" diyen Bakan Akdağ, önemli bir ayrıntıya dikkat çekiyor: "Hasta doktorunu tanıyacak. Vatandaş memnun kalmazsa doktorunu değiştirebilecek." Ve bir rakam: Her 'Aile hekimi' ortalama 3 bin aileden sorumlu olacak!

takvim
memurlar.net
bakan
akdağ:vatandaş
memnun
kalmazsa
doktorunu
değiştirebilecek.
Bu habere ilk yorumu siz yapabilirsiniz...
Yorum Yaz
0/300

Bu haberler de ilginizi çekebilir