Medimagazin logo

'Sensör teknolojisiyle diyabeti daha iyi yönetmek mümkün'

Günümüzde, şeker ölçümünü kolaylaştıran, hekimlere ve hastalara rutin parmak delme ile alınan şeker değerlerinden ve şeker günlüklerinden çok daha fazla veri sağlayan teknolojiler ön plana çıkıyor.  Hastaların gerçek kullanım verilerinin değerlendirildiği bir çalışmaya göre sensör teknolojisi kullanan hastalar tavsiye edilen günlük şeker ölçümünün beş katı kadar ölçüm yapabiliyor.
Kaynak: MEDİMAGAZİN
'Sensör teknolojisiyle diyabeti daha iyi yönetmek mümkün'
Abone Ol:
Medimagazin google abone ol

‘Sürekli glukoz takibi ve sensör teknolojisi ile diyabeti daha iyi yönetmek mümkün’

Koç Üniversitesi Hastanesi Endokrinoloji ve Metabolizma Hastalıkları Kliniği’nden Prof.Dr.Oğuzhan Deyneli, diyabetin tedavisi ve sürekli takibi ile son gelişmeleri Medimagazin’e anlattı.

 

Prof.Dr.Oğuzhan Deyneli

Dünyada ve Türkiye'de şeker hastalığı ile ilgili güncel durum nedir?

Uluslararası Diyabet Federasyonu(IDF) verilerine göre diyabet tüm dünyada salgın hastalık hızı ile artıyor ve  ne yazık ki bu salgın ülkemizi de etkilemiş durumda. Ülkemizde 2000 yılında 20 yaş ve üzeri nüfusta Diabetes Mellitus(DM) prevalansı yüzde 7.2 iken neredeyse yüzde 100’lük bir artışla şu anda yüzde 13.7 dir. Yani 20 yaş ve üzerindeki her yedi kişiden biri diyabetli. Bu diyabetli bireylerin de ancak yarısı diyabetli olduklarından haberdar. Geri kalanı diyabetli olmalarına rağmen diyabetli olduklarından haberdar değiller. Kan şekeri kontrolü açısından da durum pek parlak değil, en iyi serilerde bile ancak iki kişiden birinin diyabeti kontrol altında.

Mevcutta diyabet takibinde kullanılan yaygın yöntemler nelerdir ?

Glukoz takibi, diyabet yönetiminin vazgeçilmez bir parçasıdır. Glukozun sürekli  izlenmesi, stabil glukoz seviyelerine ulaşmanın amaçlandığı diyabetli bireylerde, glukozun dengelenmesi için alınacak tedavi kararlarını ve atılması gereken adımları belirlemeye olanak sağlar. Günümüzde diyabet takibinde sıklıkla kullanılan yöntemler, diyabet hastalarının ölçüm anındaki glukoz durumunu veren, laboratuvarlarda yapılan açlık ve tokluk kan şekeri ölçümleri, son 2-3 ayın glukoz değerlerinin bir ortalamasını veren HbA1c testi ve günlük hayat sırasında herhangi bir anda parmak delerek ölçüm anındaki kapiller kan şekeri değerini gösteren glukometreler aracılığıyla ile sağlanan glukoz ölçümleridir.

Diyabet yönetiminde hastaların karşılaştıkları zorluklar nelerdir?

Hastalar diyabet tanısı konulduktan sonra hastalığın kabulü, yaşam biçimlerinin adaptasyonu, kan şekeri seviyelerinin sürekli takibi ve kan şekeri seviyelerine uygun tedavi düzenlemelerinin yapılması konusunda zorluklar yaşamaktadır. Özellikle kan şekeri seviyelerini kontrol etmek için rutin kullanılan yöntem olan parmak delerek ölçüm, günümüzde kullanılan modern sistem cihazlarla azalmakla birlikte yine de her ölçümde verdiği rahatsızlık ve acı dolayısıyla gerekenden daha az ölçüm yapılmasına ve diyabet yönetiminin istenilen düzeyde gerçekleşememesine neden olmaktadır. Diyabetlilerin sadece 3’te biri glukoz takibini hekimlerin önerdiği şekilde yapmaktadır.

Hekimlerinin önerdigi şekilde ölçüm yapmayan diyabetlilerin 3’te 2’si glukoz ölçümünü yaşamlarını olumsuz etkilediği için atlıyor. Daha sık yapılan ölçüm ve kontroller sayesinde daha iyi Hemoglobin A1c(HbA1c) seviyeleri yakalanmakta, diyabet çok daha iyi yönetilebilmektedir. Öte yandan, doktorlara rutin olarak sunulan kan şekeri verilerinin toplanıp, tedavi kararları açısından değerinin belirlenmesi amacıyla yapılmış “Yeterli Diyabet Verileri (ADIDA)” çalışmasıının sonuçlarına göre, hastalar rutin doktor ziyaretlerinin yüzde 42’sinde hiç kan şekeri verisi sunmamış veya son yedi gün içinde üçten az kan şekeri değeri sunmuştur. Bu ve benzeri çalışma sonuçları diyabet yönetimi açısından önemi tüm bilim insanları tarafından kabul edilmiş glukoz izlemi için farklı yöntemlere ihtiyaç olduğunu göstermektedir. 

Diyabet yönetiminde hekimlerin tedavi kararları veya tedavi değişikliklerinde karşılaştıkları en büyük zorluklar nelerdir ?

HbA1c değerleri aynı olan iki ayrı hastanın, günlük glukoz seyirleri birbirinden çok farklı olabilmekte, farklı glukoz değişkenlikleri, hipoglisemik ve hiperglisemik seyirleri olabilmektedir. HbA1c, günlük yüksek ya da düşük gerçekleşen kan glukoz değerlerini değil sadece ortalama glukoz seyrini vermektedir. Parmaktan ölçüm yapılarak alınan anlık glukoz değerlerinin hastalar tarafından not edilmesi dahi hastanın tüm kan şekeri seyrinin anlaşılmasını sağlayamamakta, dolayısıyla hasta hakkında eksik bir resim sunmaktadır. 

Hastanın diyabet profili tam olarak yansıtılamadığında tedavi kararlarının etkinliği düşük olmaktadır. Glisemik değişkenliği yönetebilmek için klinisyenler, hastanın glukoz seviyeleri ve değişkenlikleri hakkında daha güvenilir, eksiksiz ve tedaviyi ihtiyaç olan noktalarda düzenlemeye yönelik bilgiye sahip olmalıdır. Bilindiği gibi, diyabetli bireylerde glukoz seviyelerinin değişkenliği gün içerisinde çok yüksektir. Glukoz seviyeleri öğünlerin karbonhidrat/yağ içeriği, egzersiz, stres, varsa eşlik eden hastalıklar ve hormonal değişikliklere bağlı olarak etkilenmektedir. Ancak glukoz seviyesindeki tüm bu dinamikleri yansıtacak tek bir test bulunmamaktadır. Glukoz seviyesi dinamikleri, insulin kullanımı ve diğer ek tedaviler nedeniyle de kompleks bir hal alabilmektedir. 

Glukoz değerlerindeki dalgalanmaları yönetmek, ancak güvenilir ve tedavi kararlarına yardımcı olabilecek veriler sayesinde mümkün olmaktadır. Tek seferlik kan glukoz ölçümleri ölçümün yapıldığı an için veri sağlasa da, iki ölçüm arasındaki dalgalanmaları, kan şekerişnin yükselme veya düşme eğiliminde mi olduğunu, kan şekeri iniş çıkışlarını yani glisemik değişkenliği göstermemektedir. Sürekli glukoz ölçümüne imkan sağlayan sensör teknolojileri kullanılarak, hem anlık verinin hem de hastanın tüm glisemik trendleri, hekim veya hasta büyük bir data yoğunluğu arasında kaybolmadan, kolayca anlaşılabilmektedir.

Diyabet tedavisine şekil verirken, klasik yöntem olan parmaktan şeker ölçümünün yetersiz kaldığı durumlar nelerdir ?

Mevcut glukoz izleme yöntemleri arasında yer alan parmak delerek kan şekeri ölçümü, hekim veya hastalara çok az veri sağlamakta olup, tedavi kararlarının bilgiye dayalı bir şekilde verilebilmesi için sağlık uzmanlarına yardımcı olmamaktadır. Parmaktan ölçüm sadece anlık şeker sonuçlarını göstermektedir ve hastanın ölçüm yaptığı anlar ile kısıtlıdır. Ölçüm yapılmayan anlardaki glukoz değişkenliği, glukozdaki artış ya da azalma trendini yakalamak ne yazık ki mümkün değildir.

Daha iyi bir diyabet yönetimi için hangi faktörler önem arz etmektedir?

Hipoglisemilerin, özellikle de bir başkasının yardımını gerektiren hipoglisemilerin azltılması ilk amaç olmalıdır. Sonrasında ise hastanın genel şeker seviyelerini iyileştirmek, A1c’yi düşürmek esastır. Diyabet hastalarının kan şeker seyrindeki hipolar ve ardından hiperglisemiyle giden iniş çıkışları yani glukoz değişkenliğini azaltmak da daha iyi bir diyabet yönetimi için kritik faktörlerdendir.

Sensör teknolojileri gibi düzenli şeker takibi ve kontrolü yapabilen yeni teknolojilerin diyabet tedavisine etkileri nelerdir?

Günümüzde, şeker ölçümünü kolaylaştıran, hekimlere ve hastalara rutin parmak delme ile alınan şeker değerlerinden ve şeker günlüklerinden çok daha fazla veri sağlayan teknolojiler ön plana çıkmaktadır. Sensör kullanımının kolaylığı sayesinde hastalardan alınan verilerde kayıp yaşanmadan, tüm bir glisemik resmi görmek mümkün olabilmektedir. Hastaların gerçek kullanım verilerinin değerlendirildiği bir çalışmada sensör teknolojisi kullananların, günde ortalama 16 kez glukoz ölçümü, yani minimum tavsiye edilen günlük ölçüm sayısının yaklaşık 5 katı kadar, yaptığı görülmüştür. Sık ölçüm ve kontrol sayesinde yapılan çalışmada HbA1c seviyesinde yüzde 8’den yüzde 6.7’ye düşüş, hipoglisemide (70, 55, 45 mg/dL altında) geçen sürede yüzde 15, yüzde 40 ve yüzde 49 azalma gözlenmiştir. Hiperglisemide (180 mg/dL üzerinde) geçen süre günde 10.5 saatten, 5.9 saate gerilemiş ve hedef aralıkta (70-180 mg/dL) geçirilen süre günde 12.0 saatten 16.8 saate çıkmıştır.

Yeni sensör teknolojilerinin sunduğu avantajlar arasında yazılımları aracılığıyla bilgisayarlara kolayca aktarılabilen raporlar yer almaktadır. Bu raporların kolay anlaşılır, daha hızlı yorumlanabilir olması hekimin klinik tedavisine katkı sağlamaktadır. Kısa bir sürede, hekimlerin kapsamlı bir veriyi yorumlaması ve uygun tedavi kararlarını vermesine yardımcı olacak bu raporlar aynı zamanda hastalar tarafından da kolaylıkla anlaşılabilir durumdadır. Hastalar beslenme, egzersiz ve insülin gibi konulardaki hareketlerinin glukoz düzeyleri üzerindeki etkisini daha iyi anlayabilmektedir.

Diyabetli bireylerin glukoz kontrolüne önemli katkı sağlayacak olan sensörler ile ilgili olarak ülkemizdeki durum nasıl?

Sensörlerin bir haftadan kısa süren ömürleri, günde en az iki kapiller kan şekeri ölçümü ile kalibrasyona ihtiyaç göstermeleri, maliyetleri, cilt altına yerleştirilen sensörün tutunması için cilt tahrişlerine yol açabilen ek flasterlerin kullanılma ihtiyacı daha yaygın kullanımının önündeki en önemli zorluklardır. 

Ülkemizde son dönemde kullanımda olan sensörlere baktığımızda, pompa ile birlikte kullanılan, pompadan bağımsız olarak cilt altına yerleştirilerek günde 2 kez parmaktan ölçülen kan şekerine göre kalibre edilen ve her 10 sn’de yapılan ölçümlerin 5’er dakikalık ortalamalarını kayıt ederek devamlı glukoz ölçümü sağlayan sensörlerden başka, flash glukoz izlemi adı verilen, parmak delmeyi ortadan kaldıran fabrikada kalibre edilmiş, basit bir uygulama aparatıyla kolaylıkla herkes tarafından takılabilen glukoz takip sistemleri de ülkemizde kullanıma giren teknolojiler arasındadır.

Bu sensörler, 14 gün süresince, her 15 dk’lık şeker ölçümlerini 8 saatlik periyodlarda kayıt etmekte ve okuyucusu sensörün üzerine yaklaştırıldığında hem o andaki glukoz ölçüm sonucunu rakam olarak hem de önceki ölçümleri grafik olarak okuyucunun ekranında gösterir ve okuyucuya aktararak saklar. 

Okuyucu son 90 günlük ölçüm kayıtlarını da hafızasında saklayabilmektedir. Hastalar bu sensörleri günlük hayatta, spor yaparken, gece uykuda, yüzerken yani her türlü yaşam koşullarında rahatlıkla taşıyabilir ve kullanabilir. Bu sistemde, okuyucuya kayıt edilen ölçüm sonuçlarının USB bağlantısı ile bilgisayara da yüklenerek raporların, hem hekimler ve izleyen sağlık ekibi hem de hastalar tarafından anlaşılması kolay, basitleştirilmiş grafiklerle hızlıca değerlendirilmesi mümkün olmaktadır. Hekimler böylece tedavi ile ilgili gerekli düzenlemeleri karmaşık rakamların arasında boğulmadan yapabilmektedir. Sensörler ile ilgili yapılan tüm araştırmalar, daha iyi kan şekeri kontrolünün yanı sıra diyabetli hastaların en büyük korkusu olan hipoglisemilerin azalmasına da ciddi katkı sağladıklarını göstermektedir.


 

diyabet
sensör
glukoz
teknoloji
Bu habere ilk yorumu siz yapabilirsiniz...
Yorum Yaz
0/300

Bu haberler de ilginizi çekebilir