Son günlerde yoğun bakım yataklarının yetmediği yönünde çıkan haberler ve Sağlık Bakanı Recep Akdağ’ın bu konudaki açıklamalarından sonra Türk Dahili ve Cerrahi Bilimler Yoğun Bakım Derneği de konu ile ilgili açıklamalarda bulundu.
Akdağ’ın ‘’Türkiye’de yoğun bakım yatak sayısında eksiklik bulunmadığı ve temel sorunun yoğun bakım ünitelerinin doğru kullanılmadığı’’ yönündeki açıklamasına katıldıklarını belirten Türk Dahili ve Cerrahi Bilimler Yoğun Bakım Derneği Başkanı Prof.Dr. Bilgin Cömert, Medimagazin’e yaptığı açıklamada, Türkiye’de Yoğun Bakım Üniteleri’nde yaşanan sorunların çözümü için ünitelerin tek çatı altında toplanması ve yoğun bakımın anadal haline gelmesi gerektiğini dile getirdi.
Yoğun Bakım Ünitelerindeki yatak sayısı toplamının yeterli olduğunu ifade eden Cömert,
’Yatak sayısı toplamda yeterli! Yoğun bakım ünitelerinin ve yataklarının dağılımında ve niteliklerinde sorunlar var. Toplam 31 bin yatağın yüzde 43’ü özel, yüzde 40’ı devlet ve yüzde 17’si ise üniversite hastanelerinde bulunmaktadır.’’ dedi.
Yoğun bakım yatakları istismar ediliyor
Türkiye'de yoğun bakım yataklarına yoğun bakım endikasyonu olmayan hastaların yatırıldığını ifade eden Cömert, ‘’Siyasetçi ve bürokratlardan tutun, hastaların kendileri, hekimler ve hastane sahip veya yöneticilerine kadar çeşitli kademelerde bu istismar yaşanmaktadır.’’ açıklamalarında bulundu.
Yoğun bakım ünitelerinde yoğun bakımda sunulan ileri teknoloji temelli bakım ve destek tedavilerden “yarar” görecek özellikteki ağır hastaların yatırılmaları gerektiğini vurgulayan Cömert,
‘’Yoğun bakım ünitelerine yaşamın son dönemine gelmiş hastalar ne kadar ağır olurlarsa olsunlar yatırılmamalıdırlar. Örneğin, ağır ve geri dönüşümsüz nörolojik sorunları olan hastalar, yaygın ve tedavi seçeneği kalmamış, iyileşme ihtimali kesin olmayan kanser hastaları yoğun bakım ünitelerinde izlenmemelidirler.
Bu hastaların bakımları örneğin palyatif bakım üniteleri gibi farklı birimlerde verilmelidir veya evde bakım hizmetleri geliştirilmelidir.’’ şeklinde konuştu.
Yatakların yüzde 20’si uygun kullanılmıyor
Hastaların yoğun bakıma yatırılması için hekimlere baskı olabildiğine dikkat çeken Cömert, şunları kaydetti:
‘’Örneğin, bir cerrah hastayı ameliyat etmeme, bir onkolog tedavi vermeme kararı verebilmekte, hatta bir acil tıp uzmanı triaj kararını bağımsız verebilmekte ancak bir yoğun bakım hekiminin bunları yapma hakkı bulunmamaktadır. Yoğun bakım yataklarına acil tıp servislerinden, 112 komuta servislerinden uygun triaj yapılmadan yatışlar yapılmakta yatak doluluk oranları çok yüksek olunca da daha uygun hastaların yatışları yapılamamakta, yatışlarda gecikmeler olmaktadır. Sağlık Bakanlığının yaptığı bir çalışmada yoğun bakım yataklarının yaklaşık yüzde 20’sinin uygun kullanılmadığı sonucuna varılmıştır.’’
‘’Türkiye’de yoğun bakım yatış süreleri gelişmiş ülkelere göre çok uzun’’
Bilimsel veriler doğrultusunda yoğun bakımların uygun kullanım kriterleri ile sadece yatış değil, çıkış kriterlerinin de belirlenmesi uygun olacağına değinen Cömert, yoğun bakım ünitelerinden bakım hastası durumuna gelmiş hastaların evlerine, normal yataklı servislere veya uygun bakım ünitelerine sevk edilemediğini, Türkiye’de yoğun bakımda yatış sürelerinin gelişmiş ülkelere göre çok daha uzun olduğunu söyledi.
‘Yoğun Bakım Uzmanı’ sayısı yetersiz
Yoğun bakımların uygun kullanılmasında ilk basamağın ‘’tam zamanlı yoğun bakım uzmanları” tarafından yönetilmesi olduğunu ifade eden Cömert, ‘’Ülkemizde yoğun bakım uzman sayısının yetersiz olması nedeniyle mevcut açık, anadal hekimleri tarafından kapatılmaya çalışılmaktadır, ancak anadal hekimleri ameliyathane, poliklinik gibi alanlarda da çalıştırıldıklarından veya kendileri çalışmak istediklerinden, yoğun bakımlarda kısmi zamanlı olarak çalışmaktadırlar. Bu durum yoğun bakımın çok da ciddiye alınmamasına, hasta triajının gelişi güzel yapılmasına, hastanın tıbbi bakım ve tedavisine yeterli zaman ayrılamaması ve hasta bakımının yetersiz olabilmesine, yatış sürelerinin gereksiz yere uzamasına, komplikasyonlara yol açmaktadır.’’ dedi.
Yoğun bakım ünitelerinin 7/24 yönetiminin gelişmiş ülkelerde dahi sadece yoğun bakım uzmanları tarafından sağlanmadığının altını çizen Cömert,yoğun bakım anadal uzmanlarına gereksinin olduğunu, yoğun bakım uzmanlarının hasta bakım ve triajında daha fazla rol almalarının sorunların çözümüne katkı sunacağını belirtti.
‘’Yoğun Bakım anadal haline gelmeli’’
Cömert, ‘’Türkiye’de yoğun bakım uzman sayısı yetersiz noktasından hareketle, 2013 yılında yoğun bakım bir tıpta uzmanlık alanı haline gelmiş ve yoğun bakım uzman sayıları hızla artmaya başlamıştır. Ancak, maalesef yetişen bazı yoğun bakım uzmanları zorunlu hizmet bölgelerinde yoğun bakım ünitelerinde çalıştırılmamaktadırlar veya kendilerine ‘sen nereden çıktın’ gözüyle bakılmakta, zoraki basit görevler verilmektedir.
Yoğun bakım uzmanlığı gelişmiş ülkelerde tam zamanlı yürütülen, zaman alıcı ve zor bir alandır. Oysa ülkemizde yoğun bakım eğitim ve hizmet yönü ile bağımsız bir dal olamamıştır. Bu algı sorununun bir an önce çözülmesi ve gerekirse yoğun bakımın bir anadal haline gelmesi gerekmektedir.’’ İfadelerini kullandı.
‘Yoğun Bakım Üniteleri’ tek çatı altında toplanmalı
Hastanelerde her anadalın kendine ait yoğun bakım ünitesi olduğunu söyleyen Cömert,
‘’Adı yoğun bakım olan ve hatta tam kapasiteli üçüncü basamak ünite olarak ruhsatlı birçok ünite bulunmakta bu durum sayıyı arttırmakta ancak birçok üniteye genel yoğun bakım hastası yatırılamamaktadır. Aşırı parçalanmışlık, yönetimi güçleştirmekte, insan ve altyapı kaynak kullanımını olumsuz yönde etkilemektedir.
Sonuç olarak öncelikle hastanelerde yoğun bakım üniteleri tek çatı altında toplanabilirse ve hatta yoğun bakım bir anadal olup, yoğun bakım uzmanlarının tam zamanlı çalışmaları sağlanabilirse, bilimsel triaj ilkeleri doğrultusunda yatak kullanım sorunu büyük oranda çözüme kavuşacaktır.’’ önerisinde bulundu.